Türkiye ekonomisinin konuşulduğu Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal’ın hazırlayıp sunduğu “Kitabın Ortasından” programının cuma akşamı yayınlanan son bölümünde, Ekonomist, Akademisyen-Yazar Prof. Dr. Mete Gündoğan, Türkiye ekonomisinin düze çıkması için mutlak şartın faizlerin kaldırılması olduğunu söyledi.
“Parayı sadece bir yerde toplayan faizdir”
Türk halkının, para üzerinden faizle para kazanan bir avuç mutlu azınlığa çalıştığını belirten Gündoğan, "Ekonomik sıkıntı var mı? Evet var. Bir tarafta çalışanlar ücretlerini alamıyorlar, diğer tarafta para var. Onlar da bir kafeye giriyor, bir çaya 100 lira, bir kahveye 200 lira ödüyor. Burada bir adaletsizlik var. Bakın bu işin sonu, ‘biri yer biri bakar, kıyamet ondan kopar’ noktasına gidiyor. Yani bu adaletin tesis edilmesi gerekiyor. Sıkıntının temelinde bu var. Ben her zaman söylüyorum; Kur’an-ı Kerim’de buna işaret ettiğini görüyoruz. ‘Para bir avuç insanın arasında toplanmasın’ diyor Cenabı Allah. Bakın ahlaki olarak bakarsak, dinlerin temeli ahlaktır, burada bir ahlaksızlık var kardeşim. Yani bir ekonomik rant üretiyoruz, refah üretiyoruz ve bu refahı bölüşemiyoruz. Onun için ekonomide 2 tane kavram vardır, onun için birbirleri ile karıştırılır. Bunlar büyüme ve kalkınmadır. Büyüme demek, gayri milli hasıladan, milli gelirin artması demektir. Bu bir rakamdır, milli gelir artıyorsa, büyüyoruz demektir. Ama kalkınma nitelikli bir şeydir. Mesela sen o büyümeyi eğitimde görüyor musun, sağlıkta görüyor musun, ahlakta görüyor musun, kültürde görüyor musun? Bunların hepsi bize yansıyor mu? Bunları görüyorsan, kalkınıyoruz demektir. Türkiye ekonomisi büyüyor, bu doğru, ama Türk halkı kalkınamıyor. Bir avuç mutlu azınlığa çalışıyoruz. Tayyip Bey'in de söylediği tam da budur. Bu bir avuç mutlu azınlığın elinden, bu haksız edindikleri serveti almak gerekiyor. Türkiye’de 85 milyon insanız kardeşim, sizin ne özelliğiniz var da vatandaşın kaybettiği yerde siz kazanıyorsunuz. Sizin ekonomiye katkınız ne? Parayı tutmuşsunuz, yüzde 50 faiz çıkartmışsınız, paranın üzerinden para kazanıyorsunuz. Öbür tarafta adamın canı burnundan geliyor. Asgari ücretli 22 bin TL para alıyor, evine ekmek götürüyor. 4 çocukta büyütüyor. Bunun düzelmesi gerekiyor. Bunun düzelmesinin en temel şartı, faizin kaldırılmasıdır. Para sadece bir yerde toplanıyor diyoruz ya; parayı sadece bir yerde toplayan faizdir." diye konuştu.
“Cumhurbaşkanı açıklamasını yanındaki kadrolara ihtar ve imdat çığlığı olarak görüyorum”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde yaptığı faiz çıkışını değerlendiren Gündoğan, “Sayın Cumhurbaşkanının elinde bu kadroyu değiştirecek güç var. Yani bir imza ile bu şeyleri yapabilir. Peki, böyle neden konuşuyor? Ben niyet okumam, yani niyet okuma yapamayız. Ben bunu etrafındaki kadroya bir ihtar ve aynı zamanda bir imdat çığlı olarak görüyorum. Yani yanındaki kadroya diyor ki; ‘kardeşim, çözüm üretin ve getirin bana.’ Yani karşısına alıp ‘ben böyle istiyorum’ demesine gerek yok ki. Sen bun durumdan vazife çıkaracaksın, alternatifini ortaya koyacaksın. Sayın bakanın veya yardımcılarının yapması gereken budur. İhtar; ‘yani siz böyle yapıyorsunuz, benim kafam bozulacak, bir gece yarısı kararnamesi ile alayınız göndereceğim’ demek istiyor olabilir. Çığlık ise; boğuluyoruz, nefes alamıyoruz kardeşim. Yani ücretliler ayın sonunu getiremiyor, esnaf malını satamıyor. Çünkü indirim yaparak da satmak istemiyor, yerine yenisini koyamayacak. Fabrika üretim yapamıyor, ihracatçı ihracat yapmak istemiyor, çünkü ‘bu kurlarla ihracat yapsam ne kazanacağım?’ diyor. Yani üreten hiç kimse kazanamıyor. Üretenin kazanamadığı yerde üretmeden, yatarak para kazananlar var. Yani bunlar kazanıyor, ‘Bunlardan bizi kurtarın’ çığlığı da olabilir bu. Ben bunu genelde bir ihtar olarak algılarım” şeklinde konuştu.
“Altını niçin ödeme aracı olarak kullanmıyoruz”
Türkiye’de yastık altında 10 bin tonun üzerinde altın olduğunu söyleyen Gündoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bugün Türkiye’de sadece legal ödeme aracı nakit paradır. Peki, biz altını niçin ödeme aracı olarak kullanmıyoruz? Yani Türkiye’de yastık altında 10 bin tonun üzerinde altın olduğundan bahsediliyor. Bunu daha fazla söyleyenler de var. Siz bunun ekonomiye yansıdığını düşünsenize. Siz ata lira basıyorsunuz ve bunu ticarete uygun bir şekilde basacaksınız. Ve diyeceksiniz ki; ‘sen muhasebe kayıtlarını altın olarak tutabileceksin. Altını ticarette tedavül ettirebileceksin’ diyeceksin, karşına çok sağlam para birimi çıkacak. Bugün basılan bir ata lirası 7, 2 gram. Sen bunu böyle yapacağına yeni bir lira bas, sarı lira de adına ve bunu 4 gram bas. Yarım 2 gram olsun, çeyrek bir gram olsun. Bununla tüm matematiği halledersin. Gümüşü de koy, gümüşte kıymetli. Bizler buna değeri kendinden menkul para diyoruz. Bunlar itibari paralar, nakit para kağıttır. Devlet bunun arkasında durduğu için biz buna 10 liraya eşdeğer mal ve ürün alabilir diyoruz, o şekilde itibar ediyoruz. Ama altın, değeri kendisine aittir. Para vücudumuzdaki kan gibidir. Para şu anda dolaşmıyor. Dolayısıyla ellerimiz uyuştu, ayaklarımız uyuştu. Daha da dolaşmazsa, kansızlıktan ölürüz.”
“TÜSİAD’ın geçmişte sicili bozuk”
TÜSİAD’ın ekonomi ile ilgili yaptığı açıklamalara da değinen Gündoğan, “Şimdi TÜSİAD’ın yaptığı açıklamayı ben baştan sona okudum. Şimdi TÜSİAD’ın ekonomiye ilişkin eleştirileri, doğru eleştiriler. Keşke hükümet o eleştirileri orada ayırsaydı, ‘Bu eleştiriler ile ilgili ben TÜSİAD yönetimini arayacağım ve konuşacağım’ diyebilirdi. Hemen 1 ay içinde TSÜAD üyelerinin faydalanabileceği şekilde kredi imkanları ile birlikte iyilikler yaptılar. Mesela Kredi Garanti Fonu üzerinden çalışmalar yaptılar, kredi hacimlerini arttırdılar. Faizler konusunda yardımcı oldular, yani o eleştiriler karşılığını buldu. Ama bu TÜSİAD geçmişte sicili bozuk bir yapı. Hiç kimse kusura bakmasın, önce kendi sicillerini düzeltmeleri gerekiyor. Toplum nazarında o sicillerini düzeltebilecek şekilde adımlar atması gerekiyor. Halkın lehine olan bazı konuları da dile getirin.” ifadelerini kullandı.
HABER: Savaş ARI
