Efendim, şimdi gündemlerimiz çok yoğun. Düzce'nin amiral gemisi olan, 1951 yılında sürecin başladığı Düzce'nin ilki olması münasebetiyle Düzce Postası 75. yılında 3. ele geçti. Düzce Postası’nın hem yaş günü hem de devir teslimi dolayısıyla güzel bir gece tertiplendi. Maradit ailesinden Kubilay ailesine ve onlardan da Cahit Vuruş ailesine gazete haklarıyla beraber devir oldu. Hayırlı olsun Düzce basın camiasına.
“Sayın Vali gidecek mi? Kalacak mı?”
Sayın Vali orada çok veciz bir konuşma yaptı ve Düzce'nin basın konusunda, basın serüveninde geldiği yerin tespitini yaptı. Ardından ise güzel bir organizasyonla devir yapıldı. Vali demişken; önümüzdeki günlerde Valiler Kararnamesi bekleniyor. Bu cuma olabilir, önümüzdeki hafta içinde de olabilir. Emniyet Müdürleri Kararnamesi'nden sonra Valiler Kararnamesi de bekleniyor. Düzce Valisi Sayın Selçuk Aslan Beyefendi kalacak mı, gidecek mi? Herkes bir şey söylüyor. Aslında kimsenin bir şey bildiği de yok; kalması veya gerek başka bir vilayete gitmesi hakkında, herkes kalbinden geçeni söylüyor. Sayın Valimiz; hakikaten Düzce’de bir devlet adamlığını, devlet aklını, milletle devlet arasındaki muhabbeti kuran, devletin temsil ve irade konusunda değerlere değer veren, değer katan bir vali. Düzce’de kalsın mı? Çok seviyorsan daha iyi yerlere gitsin; çok çok seviyorsan kalsın. Ama Vali Bey gidiyor, kalıyor, bunların hepsi bir histen ibaret. Bana sorarsanız Sayın Vali Düzce’ye katkılı, ama daha büyük yerlerde daha çok faydası olur. İnşallah hayırlara vesile olur. Düzceliler bu anlamda alıştı. Neden alıştı? Düzce’yi yöneten, Türkiye’yi yönetiyor zaten. Bu sebeplerle beraber ortada; çünkü Düzce’de valilik yapan ve Türkiye’de çok önemli yerlerde bulunan valiler var, devlet adamları var. Çünkü Düzce küçük bir Türkiye.
“Kaymakam Pişkin ve Fikret Başkan çok güzel bir iş yapmış”
Şimdi bir Akçakoca’ya gideceğiz. Akçakoca’da pazaryerinde belediye bir düzenleme yaptı. Şu görüntülere bir bakın. Ben daha önce çekmiştim araçtan. Bu pazaryerinin olduğu yol tam bir keşmekeş. Adam gelmiş, sabahleyin aracını park etmiş oraya, akşama kadar araba orada. Keyfi. Araba park edilmesi gereken daha iyi yerler var, ama yok. Caddenin oraya park etmiş. Yine aynı şekilde pazaryeri meydanda. Bir insanın pazaryerinde ne kadar işi olur? Yarım saat işi olur. Yarım saat işini görüp çıkan yok. Belediye, kaymakamlık, mülki idare bir karar almış: “30 dakika bu araçlar burada durabilir, 30 dakikadan sonra 100 TL alacağız buradan.” demişler. Başka şekilde yola gelmez ki bu iş. Akçakoca Kaymakamı (Deniz Pişkin)’nı da belediyesini de kutluyorum. Çok kıymetli iş yapmışlar. Ama bu klavye başında hiç oraya gitmeyen, sahada işi olmayan insanlar racon kesiyor. Hiç oraya gittiniz mi? Hiç o trafikte sıkışıp kaldınız mı? Yani burada üç - beş tane insanın keyfinden bu iş böyle olmaz. Netice itibarıyla, Fikret Başkan ve Sayın Pişkin çok güzel iş yapmış. İkisini de gönülden tebrik ediyorum. Bir düzen lazımdı, çok değerli iş olmuş. Oraya goygoya gelecek adam, 2 saat - 3 saat duruyorsa bedelini ödesin. Her nimetin bir külfeti var arkadaş. Burada gerçekten pazara gelen insan, yarım saatte işini bitirir. Pazar yerinde de fazla durulmaz zaten, dinimizce uygun değil. Alışverişini yap, çık.
“FETÖ iltisaklı iş insanına şehri terk ettiren başkan”
Gelelim şimdi buradan bir tebrik de Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Yusuf Alemdar’a. Ya; “Senin tebrikinle adamların boyu mu yücelecek?” derler, ama biz değerli iş yapan insanlara değer verelim. Düzceli bir iş insanı, bu FETÖ operasyonlarında cezaevinde yatmış bir insan. Ben diyorum ya, “15 Temmuz’dan daha güçlüler.” diye. Aslında işin özüne baktığımızda dediğim doğru. Sakarya’da müteahhitlik yapıyor, işler yapıyor. En son bu geçmişinden dolayı, artık nasıl intikal ettiyse Büyükşehir’e intikal ediyor. Büyükşehir kişiye talimatı veriyor: “Bu memleketi terk et kardeşim. Bundan sonra hiçbir projen, hiçbir yerde geçmeyecek.” Ee nereye gitti o adam? Düzce’de zamansız, sebepsiz, çok hızlı zenginleşenler var. Yani ekonomik ve piyasa şartlarında akıl almaz ekonomik barometrelerle, yükselmelerle, akıl mantık dışı büyüyenler var. Örneğin Düzce’ye öğrenci olarak gelen adam, Düzce’nin en büyüklerinden biri oldu. Düzce’de şu anda büyük olanlar ve büyüyenler Düzce’yle alakası olmayanlar. Çok hızlı büyüyor bunlar. Düzce’nin bu kadar verimli bir yer olduğunu biz bilmiyorduk. Netice itibarıyla esnaf ve vatandaş; çek, senet, ödeme, maliye derken tavanın üzerinde pişen et gibi cazır cazır yanıyor, birileri de sefada, birileri de kontrolsüz şekilde büyüyor. Hani “Sebepsiz zenginleşme.” diyorlar ya, bunları kim takip edecek? Ediliyordur mutlaka da sonuç önemli. Ben demiyorum ki; gerçekten aklıyla, zekâsıyla, ekonomik değer ve verilerle başarı kazanmış insanlara bir şey. Onlara boynumuz kıldan ince. Ama Allah daha çok versin, helalinden versin. Ama bir anda gelmiş Düzce’ye, bir anda büyümüş. 15 Temmuz’dan sonra malına el koyulmuş, şimdi gelmiş piyasa, millet cazır cazır yanıyor, ama bunlar püfür püfür sefada. Nereden geliyor bu değirmenin suyu? Sakarya Büyükşehir’i tebrik ediyorum. Kim tespit ettiyse, kim gereğini yaptıysa, “Bu memleketi terk et.” demiş, çok güzel demiş.
“Cuma akşamı çok önemli bir konu açıklayacağım”
Şimdi cuma günü akşamı çok önemli iki konu açıklayacağım. Cuma gününü bekleyin. Devlet ağır ağır gidiyor, ama gereğini yapıyor. Bakalım ne olmuş? Çok önemli bir açıklamam olacak. Cuma günü akşam 18:00’de “Yorumlu-Yorum”da görüşmek üzere.