Sadece belediye hizmetleriyle değil Düzce’yi her alanda kalkındırmak için Ankara’da tuttuğunu kopartan, gelişme adına memleketinin tüm imkanlardan faydalanmasını sağlayan büyük projelerin adamı Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, halka hizmet için idare yetkisi verdiği müdürlerin ilgisizliği, vurdumduymazlığı ve iş yapmazlığı yüzünden vatandaşla karşı karşıya geliyor. Bu konuyu Yorumlu-yorum programında ele alan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, Düzce için bulunmaz bir değer olan Başkan Özlü’nün hizmet etmekten yoksun müdürlerin ceremesini çekemeyeceğini vurgulayarak, “İşte çözüm değil sorun ve mazeret üretenler yüzünden millet masaya vuruyor, ‘Düzce’de iş yapan insan yok.’ diyor.’ Yazıklar olsun. Düzce bu değil, Düzce böyle bilinmemeli, anılmamalı. Ben Faruk Özlü’den faydalanılmasından yanayım.” dedi.
Düzce’nin modern bir il olma yolunda önemli eşikleri atlamasını sağlayan, daha önce hiçbir yerel yöneticinin başaramadığı dev işlere imza atan Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün görevi sorun çözmek olmasına rağmen halkı görmezden gelen idareciler nedeniyle yaşadığı sıkıntılara değinen Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, belediyedeki idareci kadrolarının gözden geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
BAŞKAN ÖZLÜ’NÜN ÖNÜNE GELENE KADAR DERDİNİ HER YERDE ANLATMAYA ÇALIŞMIŞ
Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün mahalle buluşmaları etkinliği ile vatandaşın ayağına giderek erdemlik gösterdiğini belirten Ünsal, sözlerine şöyle devam etti:
“Dereli Tütüncü Mahallesi’ne Faruk Özlü vatandaşın ayağına gidiyor. Buyur diyor. Hep yaptığı şey, vatandaş bize her şeyi sorabilir diyor. Her şeyi sorun diyor. Orada 80 yaşında bir ihtiyar, uygulanan 18. madde yani yerlerin parsellenmesi, imara açılması, yani imar yapılabilmesi için üzerine herhangi bir şey yapılması için yapılan 18. madde uygulamasına karşı bir tepkisi var. Tepkisi daha önceden var. Adam, “18. maddede yerim gidecek.” diye tepkisini daha önce belediyenin tüm birimlerinde, imarla ilgili, iskanla ilgili herkese haykırarak, höykürerek, sayarak, bağıra bağıra anlatmış. Bir sorun var burada. Bu adamda bir sorun var. Alanda da bir sorun var. Yerde de sorun var. Bu adamın mahallesine gidiliyor. Şimdi bu adam kime önceden haykırmış, höykürmüş, bağırmış, çağırmış? Belediyeden maaş alan elemanlara. Bu elemanlar görevini yapmış mı? Herhalde yapmış ki birilerine söylemiş. Bununla ilgili belediyenin başkan yardımcıları var, müdürler var, yetkililer var. Bu işe mahir olan, buradaki hassasiyeti öngörecek bu adamlar. Çünkü bugün bindikleri arabanın aylık masrafı en az 80 bin TL – 90 bin TL maliyeti. Aylık kira maliyeti. Bir o kadar da maaş alınıyor. Sekreteryası gezdi, tozdu, etti, eyledi. 250 bin lira bu işle ilgilenmesi gereken adamın maliyeti belediyeye.”
FARUK ÖZLÜ’NÜN DÜZCE İÇİN HER ALANDA GAYRETİ VAR
Bu işin bir de manevi boyutu olduğuna parmak basan Ünsal, şöyle devam etti:
“Faruk Özlü ile ilgili olumlu şeyler söylediğiniz zaman, söylediğimiz zaman tepki de oluyor, etki de oluyor, öven de oluyor, söven de oluyor işin özünden. Ama bakınız, Düzce Devlet Hastanesi'nin alanına eğitim ve araştırma hastanesinin kurulması noktasında Faruk Özlü’nün bir gayreti var. Selahattin Olcar döneminden beri, asbestli borularla su içiyoruz. Yani su noktasında, su hattı noktasında. Kimse yerin altına inmemiş. Yani su regülatöre girdikten sonra şehir merkezine geldiğinde yüzde 50’si zaten kayıp oluyor. Kayıp, kaçak. Tarihinin en büyük yatırımını yapmış. Hiçbir belediye başkanı kolay kolay kanalizasyon, su yatırımına girmez. İşte Faruk Özlü bunlarla uğraşsın. Mobilyacılar sitesi, büyük bir tesis yapılacak. Bunlarla uğraşsın. Yeni vilayet binası yapılacak. Düzce şehri gelişecek, stadyum yapılacak. Bunlarla uğraşsın.”
İLGİLİLER İLGİLENMEYİNCE BÜYÜK İŞLERE KAFA YORMASI GEREKEN ADAMIN ÖNÜNE GELEN KONUYA BAK!
Dereli Tütüncü Mahallesi’ndeki yaşlı adamın derdiyle dertlenmeyen belediyedeki idarecileri eleştirmeye yüksek perdeden devam eden Ünsal, şu ifadeleri kullandı:
“Siz bakanın masasına, yani Faruk Bey'in masasına adam gelip elini vuruncaya kadar neredeydiniz ya? Siz ne yapıyorsunuz orada? Faruk Bey yani bir adamın 80 yaşında, hastalık, sıkıntı neyse bunların öfkelenmesini mi dinlemek için oraya oturdu? Ya Faruk Bey zaten Düzce’de yapacağını yapsın ama Ankara’dan şehrin vizyonuna vizyon katmak için elinden geleni yapsın. Benimle görüşmesine gerek yok. İnsanlarla oturmasına da gerek yok. Biz alıştık belediye başkanından lay lay lom el ense çekmeye. Ya bizimle görüşmesin problem değil ki. Ama vatandaşa yeni vizyonlar katsın. Bakın Düzce tarihinde devlet adamlığı, bakanlık yapmış 3 isimden bahsediyorum. Bir Avni Akyol’u işte böyle kullanamadık, faydalanamadık. Bir Yaşar Yakış’ı kullanamadık. Hep şahsi egolarımız, hesaplarımız, kitaplarımız. Şu anda Faruk Özlü var. Sayılı gün çabuk gelir geçer, 3 sene sonra Faruk Özlü de yok. Şehre bir şey katmasını sağlayalım. Ya gidiyoruz dedikodu yapıyoruz, ya bir şey istiyoruz, ya onu yapıyoruz, ya arkadaş, gitmeyelim ya!”
“FARUK ÖZLÜ’YÜ DEĞERSİZLEŞTİRİYORSUNUZ”
“Düzce’ye vizyon katabilecek elinizde bir siyasetten, bürokrasiden gelmiş bir insan, bir değer var.” diyen Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, konuşmasına şöyle devam etti:
“Bu değeri değersizleştirmek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Faruk Özlü’yü değersizleştiriyorsunuz. Çünkü niye? Siz sorun üretmek, mazeret üretmek, gerekçe üretmek, acziyet üretmek, çaresizlik üretmek üzerine kodlanmışsınız. “Çok yaşa padişahım” işi var ya. Efendim bu nasıl olacak? O da soruyor size, bu nasıl olsun, yani mevzuatı nedir diye. Siz de ona hiç olmayacak zorları getirdiğiniz zaman ne oluyor? İşte böyle, millet birisi oradan hopluyor, ‘Düzce’de iş yapan insan yok diyor.’ Birisi buradan zıplıyor, masaya vuruyor. Yazıklar olsun. Düzce bu değil, Düzce böyle bilinmemeli, anılmamalı. Ben Faruk Özlü’den faydalanılmasından yanayım. Şu anda belediye başkanı ve birçok konularda Düzce’ye çok şeyler katabilir. Ama dedikodu mekanizması, kişisel egolar, kıllar, tüyler dediğiniz zaman buralarda çok iyi şeyler anlatıyorsunuz. Ya sorun çözün. Sorun çözmüyorlar, sorun üretiyorlar, mazeret üretiyorlar, gerekçe üretiyorlar. Ondan sonra da milletin tansiyonu artıyor.”