ÜNSAL BAYRAMDAN SONRA BİR KONUŞACAK PİR KONUŞACAK
Sözlerine bayramdan sonraki ilk 'Yorumlu-yorum' programında iki önemli konu hakkında konuşacağını açıklayarak başlayan Ünsal, "Şimdi bayramdan sonra ağzımızı açacağız. Konular birikti. Mesela Düzceli bir aile… Türkiye'nin mülk zengini, Türkiye'de sayılı zenginlerden bir tanesi. Yüzlerce, binlerce kiralık yeri var ama ev sahibiyle davacı olmuş bir aileden bahsedeceğiz. İkinci olarak Akçakoca Orman İşletmesi var. Yani başlı başına bir konu, saatlerce anlatılabilecek konular var orada. Hani diyorlar ya “Herkes eğri de sen mi doğru?” Onu dedirtecek bir olay. Şimdi susalım da bayramdan sonra Akçakoca Orman İşletmesi'nde neler oluyor, neler bitiyor etraflıca konuşacağız." dedi.
ARTIK NEFES ALAMAZ HALE GELDİK"
Ülke genelinde olduğu gibi Düzce'de de bayram üstü esnafın yaşadığı mali sıkıntılara işaret eden Ünsal, şöyle konuştu:
"Esnafı dinliyorsunuz, iş insanını dinliyorsunuz… Bir yandan ticari kriz, bir yandan ekonomik baskı, bir yandan vergi dairesinin hesapları bloke etmesi veya Sosyal Güvenlik Kurumu'nun benzer yaptırımları…
İnsanlar, gelmişleri ve geçmişleri dahil gördükleri ve görecekleri en zor ekonomik günlerini yaşıyor. Tıkandık, artık nefes alamaz hale geldik. Yani işletmeler maaşlarını ödemiyor, şirketler konkordato ilan ediyor."
"DERVİŞ KILIKLILARI NE ZAMAN AYIKLARSAK O ZAMAN HUZURU BULURUZ"
"Şu bayramda, şu memleketin bu sıkıntılardan kurtulması için, bu memleketin bu dertlerden kurtulması için, bu bunalımdan kurtulması için dua edelim." diye seslenen Ünsal, sevdiği bir dostu tarafından kendisine gönderilen bir kıssadan hisseyi de paylaşarak, şöyle devam etti: "Hazreti Süleyman’a kuşun biri geliyor. Hayvanların, ins ve cinsin dilinden anlayan Hazreti Süleyman Peygambere diyor ki: “Ya Süleyman, benim kanadımı bir derviş kırdı. Ben bu dervişten davacıyım.” diyor.
Hazreti Süleyman emir buyuruyor. Derviş huzura geliyor. Diyor ki: “Bunun kanadını niye kırdın?” “Vallahi ben ava çıktım, kuşu avlamak istiyordum. Yanına yanaştım, kaçmadı. Kaçmayınca arbede oldu, bu arada kanadı kırıldı.” “Evet, doğru mu?” diyor. “Doğru.” Diyor ki kuşa Hazreti Süleyman: “Sen bak, kaçmamışsın” “Ya Süleyman, o derviş kıyafetiyle geldi. Avcı kıyafetiyle gelseydi kaçardım. Avcı kıyafetiyle gelseydi ben kaçardım. Ama o derviş kıyafetiyle geldi. Baktım bana zarar verecek o arada kaçtım.” diyor. “Kendimi savunurken de kanadım kırıldı.” “Öyle mi oldu?” diyor, soruyor dervişe. “Evet, ya Süleyman, öyle oldu.” Emir buyuruyor, diyor ki: “Dervişin kolunu kırın. Onun kanadını kırdı." İslam’da biliyorsunuz kıssas var bizim inanç perspektifimizde. “Tamam mı?” diyor kuşa, diyor ki: “Olmaz, benim kanadım kırıldı. Bunun kolu kırılırsa bir şey ifade etmez. Başka bir kuş bu derviş kıyafetiyle gördüğü zaman gene buna inanır. Ceza olarak bunun üzerindeki derviş kıyafetini çıkarın. Kolunun kırılması yetmez. Yeterli değil.” Memleketimizde öyle bir sinsiler var ki… Derviş kılıklılar ama hepsi, diyorsun ki: “Bundan bize zarar gelmez.” Yanaşıyorsun, ediyorsun, eyliyorsun. Derviş kılıklı sinsiler var. Ama insanlar buna güveniyor, inanıyor. Bu kılıkları ne zaman çıkarırsak, bu memlekette huzuru anca buluruz."
"İKİ TANE UNSUR ORTADAN KALKSA, ÜLKE HUZUR VE MUTLULUĞU BULACAK"
Siyasette muhafazakarların dini, demokratların da Atatatürk'ü kalkan olarak kullanmayı bırakması gerektiğine vurgu yapan Öncü Medya Genel Yayın Yönetmeni Sadullah Ünsal, şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi şu memlekette siyasi arenadaki manevralar, uygulamalar ülkeyi mutsuz ediyor kardeşim bu net. İşin altına baktığınız zaman, arka planına baktığınız zaman huzursuzluğun ve mutsuzluğun iki sebebi var Türkiye’de. Bir: sosyal demokratlar, milliyetçiler veya muhafazakârlar, mütedeyyinler, muhafazakâr demokratlar neyse; herkesin bir yapısı var.
Muhafazakâr ve mütedeyyinlerin elinden dini, Kur’an’ı ve Resulullah’ı; sosyal demokratlar ve liberallerin elinden Gazi Mustafa Kemal’i ve diğer arkasındaki Kemalizm ilkelerini bıraksalar, onların elinden… Her ikisi de alınsa veya vazgeçilse… Herkes aklıyla, mantığıyla, bilimiyle, inancıyla, değerleriyle, milli ve yerli çizgiye gelse… Bu ülkede huzur ve mutluluk olur. Ama birilerinin elinde rejim ve Mustafa Kemal ve arkasındaki yapı kaldığı sürece, birilerinin elinde de İslam, Kur’an ve Resulullah kaldığı sürece… Her ikisi de, her iki denge de bu ülkenin dengelerini bozuyor arkadaş. Ya bunların olmadığı ama bunların saygın kaldığı, bunların çiğnenmediği, bunların üzerine çıkılmadığı, bunların rencide edilmediği; ama herkesin inancına ve değerlerine göre yaşadığı bir Türkiye olsun. Biz bunu beceremedik. Bizden sonraki nesil inşallah bunu başarır ve becerir.
Bu iki tane unsur ortadan kalksa, huzur ve mutluluk bu ülkeyi ekonomik olarak da bulacak, içtimai olarak da bulacak."