Önce bir düzeltme yapmam lazım. Pazartesi günü AK Parti’nin Teşkilat Akademi toplantısında 26 Temmuz’da, ‘Ekrem Kızıltaş mı?’ dedim ‘tam ismini bilmiyorum’ dedim. Bir haziruna hitap ederken “Siz bu partiden, mahalleden istifa edenleri, gidip de niye istifa ettiniz diye soruşturuyor musunuz?” diye sormuştu. Ve soran Hulusi Şentürk. 13:40 ile 13:45 arasında konuşan. Ben de bunu Ekrem Kızıltaş’ın basından olan özelliği ile o söyledi zannetmiştim, ama bunu söyleyen Hulusi Şentürk. AK Parti’nin akademik toplantısında soruyor, “Burada mahalle temsilcisi var mı?” diyor haziruna. Hiç el kalkmıyor. “İlçe başkanı var mı?” diyor. Akçakoca İlçe Başkanı Burhan İşleyen “Ben varım” diyor. Bu Aziziye’nin mahalle başkanı, İstanbul’dan gelip, burada iş arayan arkadaş açıklama yapmış: Turgay Malkoç, “Ben oradaydım” demiş. “Bu adamlar yalan söylüyor” demiş. Yani “bu adamlar” dediği biz, Sadullah Ünsal veya Öncü. Şimdi bu bir yerde haber olmuş herhalde. Ben diyorum ki toplantının kaydı var. Hulusi Şentürk bunu da rapor etmiş zaten, Genel Merkeze. İl başkanına sorun. Ben yalan söylemiyorum, yalanı siz söylüyorsunuz. Oradaysan neden el kaldırmadın? ‘Ben mahalle başkanıyım, ben geliyorum, gidiyorum’ diye niye hitap etmedin? Çünkü sen o anda orada yoktun, sonra geldin oraya. Netice itibarı ile yalanı siz yazıp, siz konuşuyorsunuz. Ben buradan “Siz yalancısınız” diyorum. Mahkeme Fevzi Çakmak’ta, beni mahkemeye verin. Tuncay Malkoç sen İstanbul’dan geldin, iş arıyorsun ya, burada bu işin herhalde hallolur, ama sen orada o anda yoktun. Beni Arif Ak aradı. Biliyorsunuz Milli Görüş hareketlerinden mücadele vermiş bir insan. Diyor ki “Bu böyle olmadı.” Öyle oldu.

Bir de fotoğraf verilmiş. Arif Ak, Turgay ve Ekrem Kızıltaş. Arkada kimse yok, salonda kimse yok. Siyaset böyle yapılmaz.

“Düzce’de FETÖ ile mücadele ediliyor mu? Edilmiyor mu?

Düzce’de FETÖ ile mücadele ediliyor mu, edilmiyor mu? Bu konuyla söylenecek çok şey var. Ama en hassas konusu tapu dairesi. Tapu dairelerindeki hareketlere dikkat edilsin. Biz iddia ediyoruz, ya çok basit bir örnek veriyorum şimdi size: Bizim yaptığımız haberlerle alakalı o caddede bir fındıkçı vardı. Bunun hatta paraları Türkiye’de kalmış. Ensar Gıda vardı orada. O kadar tesadüfi gelişmeler oluyor ki; önce bu binayı Kızılay alıyor. Kızılay aldıktan sonra olmadı, burası satışa çıkıyor. 54 milyon teklif veriliyor. Biz de bu haberleri yaptıktan sonra, iş kızışıyor ve 70 milyona doğru gidiyor. Kızılay’ın bana plaket vermesi lazım.

“15 Temmuzdan daha güçlü şekilde hareket ediyorlar”

Kızgın bir ihale sonucunda ben mahkemeye veriliyorum ve takipsizlik çıkıyor. Ancak bu hat üzerinde tapular el değiştiriyor. Şimdi Ensar’ın sahibi İbrahim firar, ortada yok. ‘Milletin çok parası vardı’ diyorlar, bunu bilen de yok. ‘Kızılay neden bu binayı aldı?’ bunu bilen de yok. Buradan gelen gelirle Akçakoca’ya huzurevi yapılacakmış. Çarşamba günü bahsettim, 115 milyona alınan ve 17 milyona gösteren zihniyet 15 Temmuz’dan daha güçlü bir şekilde hareket ediyorlar. Birisi yazmış bizim sosyal medya hesabımıza: Diyor ki; “Bu kişilerin sahibi olduğu istasyonlara, bazı siyasetçiler iki araç değiştirerek gidiyor.” diyor. Bu işler bazı siyasetçilerin başını yer. Bunun üzerinden yaptığımız değerlendirmelerde, olaylarda, biz burada her şeyi anlatırsak, tedbir ve formüllerle beraber devletimizin yapacağı çalışmalara engel olacak bazı hususlar var. Bu konuyu dün, bugün ve daha önceki günlerde de devlet tamamen kontrol almıştır diye düşünüyor, hissediyorum. Devlet burada boş durmaz. 15 Temmuz’dan daha önceki hallerinden daha güçlüler ve daha da güçleniyor. Kaybettiklerini birilerinin eliyle, aklıyla geri alıyor. Bu derenin suyu nereden geliyor, bir bakılması lazım. Buralarda inşaat yapılacak, ne var? Buraların, altında bir şey mi var acaba?

Ama Süleyman Demirel, Türk milletinin kargaşalı durumu olduğunda, basın kendisine sorardı: “Sayın Cumhurbaşkanım şöyle böyle durumlar var, ne diyorsunuz?” Sayın Demirel şöyle derdi: “Devletin güvenlik güçleri olaya vakıftır, vatandaşımız rahat olsun.” Bizim aklımızla devletin aklı bir değil tabii. Şu bir gerçek, bu FETÖ’nün iktisatları sağı solu, kendini kamufle eden, ortaya çıkmayanlar dahil olmak üzere 15 Temmuz’dan daha güçlüler.

“Bu istasyona iki defa araç değiştirerek giden siyasetçi kim?”

Sayın Cumhurbaşkanımız FETÖ ile mücadele devam ediyor derken bunlardan bahsediyordu. Sana ne oluyor diyorsunuz, ama bunlar Düzce’de oluyor. Şu an ekonomik bir sıkıntı var Türkiye’de, para çok kıymetli. Fakat bir para saçılıyor, ortaya bir mülk alınıyor, tapu dairelerinde, kimin ne olduğu ortaya çıkıyor. Bir el var, tabii bu elsiz olmaz. Bu el bunlara hami oluyor. Bu tek başına olacak bir şey değil. O el kim? Bu istasyona iki defa araç değiştirip giden siyasetçiler kim? Can alıcı soru burada. Bu bizim aklımızın dışında, bizim cürmümüzün dışında, bizim muhakememizin dışında, devletin bir aklı olabilir. Eğer o devlet, aklı yoksa, vah o siyasetçinin canına; canına ot tıkarlar, canını bayağı bir acıtırlar, kellesini de alırlar.

Programın tamamını izlemek için:

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.