Sosyal medyada ve haber merkezlerine bir görüntü vardı. Görüntüde il özel idaresi ekipleri tarafından sokaklarda başıboş dolaşan, insanları huzursuz eden ama birilerini de çok ilgilendiren köpeklerin arabaya koyulması vardı. Neymiş? Köpeğin sırtından tutmuş, atmış. Bir anda kıyamet koptu.
İT KÖPEK ÜZERİNDEN DÜZCEYİ’DE MAKAMI DA KONUŞANLAR KİM?
Nasıl yani? Eğilip de “Köpek bey, köpek hanım arabaya biner misiniz?” mi diyecek bu adam? Ne yapacak? Nasıl? Onu eleştiren adam gelsin, o köpeği tutsun, o koysun arabaya, eleştiriyorsa…
Hayvan hakları, köpek hakları, şunun hakkı, bunun hakkı…
Benim hakkımın, özgürlüğümün, huzurumun bozulduğu yerde köpeğin veya diğer hayvanların ne hakkı ya? Böyle bir hak var mı? Bir de işi gücü olmayanlar, yani hiç işi gücü yok bunlarla uğraşan, bu köpeğin haklarıyla, hayvan haklarıyla uğraşanların işi gücü yok. Yani kendilerine iş edinmişler bunu, onlardan başka hayvan seven de yok!
Yani netice itibariyle bu memurlarla ilgili gereği yapıldı. Şimdi gelelim X’te Sayın Düzce Valisi Selçuk Aslan Beyefendi’ye karşı paylaşımlar yapıp İçişleri Bakanını, Sayın Cumhurbaşkanımızı etiketleyerek; işte vali olumsuz, olumsuz, olumsuz…
Ya siz nerede yaşıyorsunuz? Düzce’de yaşıyor musunuz? Yok. O sokakta yaşıyor musunuz? O köpeğin o toplumdaki faydası veya zararı veya dengesi noktasında bir paylaşımınız, bir tecrübeniz var mı? Yok.
Yani bu kadar seviyesiz bir eleştiri olmaz ya. Bir kere Düzce’nin valisi adam gibi adamdır. Hani diyor ya: “Lafa bakarım laf mı diye, söyleyene bakarım adam mı diye Hazreti Mevlana…
Bunları zaten söyleyenlerin Düzce ile alakası yok. Artı Düzce ile alakası olsa, bunların, buradan bir toplumda yer edinmek, bir muhalefet üretmek veya devlete karşı ya da resmi kurumlara karşı muhatap alınabilmek için hiç ipe sapa gelmez, evde çocuğuna laf anlatamaz, karısına laf anlatamaz, kadınsa çocuğuna laf geçmez modeller veya hiç hayatta aile olmamış modeller rejon kesiyor.
DEVLETİN AKLINI DA, MİLLETİN HAKKINI DA BİLEN VALİ
Düzce valisiyle ilgili, ben hasbelkader birçok valiyi tanıdım. Devlet aklı olan, adam gibi adam. Anadolu’nun da çocuğu. Farklı farklı eleştiriler var. Yani çok hafif bunlar. Bakıyorum sosyal medyaya da bununla ilgili, medyamızdan da Sayın Valiye yapılan eleştirilerle ilgili ya da bunlarla ilgili laf söyleyen de yok.
Bir devlet aklı var. Ben Sayın Vali’de bu devlet aklını gördüm. Bir millet hakkı var, Ben Sayın Vali’de milletin hakkını gördüm. Sayın Vali hakikaten bu memlekete yarın güzel hizmetlerde bulunacak bir isim. Kaldı ki kadife eldiven içinde çelik bilek; bizim devletimizin özündeki ruhu yansıtan bir makam sahibi. O makama güç de veriyor, o makamla asaletleniyor, Düzceli’ye de hizmet ediyor. Bir paylaşımında veya bir sosyal meselelerde Sayın Vali her yerde var.
KÖPEĞE SARILIPTA MI ALACAKTI?
Yani bir köpeği bir tane memur veya görevli, ensesinden tutmuş arabaya atmış… Ya sarılacak mıydı? Sevgili mi bu? Yazık, yazık, yazık ki yani bu kadar bir mesele için devletin valisinin, bir makamın bu şekilde eleştirilmesi, ağza alınması başka bir garabet. Yazık oluyor. Ama bunlara baktığınız zaman aslında bunlar ne komşularında, ne mahallesinde, ne ailesinde, ne cemiyetinde, ne cemaatinde hiçbir yer bulamayan insanlar.
Sebep: çünkü bu hayvan hakları noktasında insana vermediği değeri, insana vermediği hakkı hayvana vermeye çalışıyorlar. Neymiş? Tamam, hayvanların hakkı yenmesin, hayvanlara güzel davranılsın, eyvallah, biz de bundan yanayız. Ama önce insana değer vereceksin. İnsana vermediğin değeri hayvana veriyorsan, o zaman sen onlarla beraber hayatını devam ettir. Şimdi bu mesele daha da çok su götürür de…
ÜÇ GÜNLÜK İZİNDE NEREYE GİTTİ? KIBRIS’A NİYE GİTTİ?
Belediye başkanı gezer, konuşur, dinler, dert dinler, çözüm üretir, her şeyi yapar. Gezmeye de gider, tatile de ihtiyacı var.
Ama şimdi hem muhafazakâr, hem mütedeyyin, hem milliyetçi çizgide olup da iddiaya göre Kıbrıs’ta, iddiaya göre Antalya’da ama büyük bir ihtimalle Kıbrıs’ta bir belediye başkanı gezmeye gidebilir mi? Gider.
Şimdi Çilimli’nin Belediye Başkanı, Osman Bey diye bir arkadaş var Öğretim görevlisi, danışmanlık da yapıyormuş. Neyse daha yanlarında kim var onu bilmiyorum.
Üç günlük izin almış, gitmiş. Belediyede bir vekalet bırakmış. Gider mi? Gider. Şimdi bize bu konu geldi. İlçesindeki cami sorununu çözemeyen başkan Kıbrıs’a tatile gidiyor.
Ya Kıbrıs’ta muhafazakâr otel var mı? Yok. Alkolsüz otel? O da yok. Kumar olmayan otel? O da yok. E sen ilçendeki cami meselesini çözmemişsin, Çilimli halkı cami beklerken sen Kıbrıs’ta cami meselesini mi çözmeye gittin ey Yılmaz Yıldız? Bir kere nasıl gittin? Neyle gittin? Belediyenin parasıyla mı gittin? Kendi paranla mı gittin? Neyle gittin? Ayrı. Orada yiyeceksin, içeceksin, belki bilemiyoruz artık kataloglara bakarsın ne edersin.
BAŞKAN KIBRIS’TA SEFA İÇİNDE ÇİLİMLİ CAMİDE İBADET BEKLİYOR
Kıbrıs’ta ha belki de Peygamber Efendimizin halasını ziyarete gitmiştir. Ama o da Kıbrıs Rum kesiminde. Ama orada Kıbrıs’ta şehit olan sahabelerden var, belki oraya gitmiştir. Haksızlık yapmayalım. Belki onlardan ilham alıp da cami meselesini çözecektir, onu da bilmiyorum.
Ama ama çok dikkat çekti. ‘İlçendeki cami meselesini çözmek için Kıbrıs’a mı gittin ey Yılmaz Yıldız?’ Diyor adam, yazmış bize. Biz de bunu vatandaşın diline tercüman alıyoruz.
Yani “gelin başı bağlayamayan kendi başını bağlarmış” hesabı, bu memlekette yok Anıtlar Kurulu, yok oraya takılmış, buraya takılmış. Millet cami bekliyor, millet ibadette, başkan sefahatte, hem de Kıbrıs’ta. Hani dersin ki biraz daha bu manevi iklime uygun olan bir yere gider de, hadi anlarsın. Tabii vardır bir açıklaması. Ha buna bir de kılıf bulursun. “Belediyeler Birliği’nin toplantısına gidiyoruz” dersin. Kılıf da böyle olur. Ama bu kılıfın içinde de bu durmaz.
ALBAYRAK DEDİKODULARIN ÖNÜNÜ KESTİ
Şimdi belediye dedik ya, Akçakoca Belediye Başkanı Fikret Albayrak. Kale bölgesinde iki tane plaj var. Bir tanesi kadınlar plajı, bir tanesi umumi bir plaj.
Buradaki yöre sakinleri, “Saat 6’dan sonra buraya biz de gelelim, kadınlar tek olmasın” diye bir talepte bulunmuştu. Bu da farklı bir anlayışa sebep oldu.
“O bölgede site yapan veya yaşayanlara, burası tahsis ediliyor, kadınlar plajını çıkarıyor” diye bir gündem oluşmuştu. Ben bunu belediye başkanına sorduğumda, “Kesinlikle böyle bir gündem yok. Saat 6’dan sonra o civarda yaşayan insanlar girmek istediler. Bugün itibariyle, dün itibariyle buna da şöyle bir çözüm ürettik: O bölgede oturduklarını, ikamet ettiklerini ispat edenler Kale Plajı’na ücretsiz girecekler. Kadınlar plajı kadınların olacak.” Yani çıkan sonuç, Belediye başkanının bana söylediği de bu.
KADINLAR PLAJI KADINLARIN OLACAK, KADINLARIN KALACAK
Kadınlar plajı kadınların olacak, kadınların kalacak. Orada kendini mutlu etmek isteyen her düşünceden insan kadınlar plajında deniz keyfini, sefasını yaşayabilir.
Akçakoca Kadınlar Plajı diye yer değişikliği veya ortadan kaldırılacak diye bir mesele kalmadı. Bunu da buradan herkes duysun. O, kadınlara özel plajda denize girmek isteyenlere de buradan bir müjde olsun.
Hoşça kalın, dostça kalın, Allah’a emanet olun.