Efendim selamünaleyküm. Sivil toplum kuruluşları, bazı partililer işte Düzce Belediyesi binası için ‘burası yıkılmasın, zarar ediyoruz, gerek yok, burası Mehmet Keleş’in eseri, Mehmet Keleş’in eserleri mi yıkılıyor’ gibi doğrularla, duygularla veya tezlerle binanın yıkılmasına engel olmak veya durdurmak istiyorlar.
Bu konuyla ilgili İrfan Dursun, Avukat Hilal Nur Şişman üzerinden Bolu İdare Mahkemesi’ne bu yürütmenin, yıkım kararının durdurulmasıyla ilgili bir talepte bulunuyor.
Mahkemeye diyor ki, “Burası yıkılmasın.” diyor. Tabii iddia makamı da, savunma da gerekli incelemeler yapıldıktan sonra 28.03.2025’te Bolu İdare Mahkemesi bir karar veriyor.
Diyor ki:“Bakılan davada yukarıda anılan kanun hükmünde öngörülen şartların birlikte gerçekleşmediği anlaşıldığından yürütmenin durdurulması istemenin reddine.” Yani binanın yıkılması kararını yürütme durdurma olarak alınan karar reddolmuş. Yani binanın yıkılmasında yasal olarak bir engel yok. Hatta bu kararı vererek de veya bu talepte bulunarak da ne olmuş? Binanın mahkeme kararı ile yıkılabileceği, yarın herhangi bir işlem yapılmayacağı noktasında bir karar bu.
Şimdi, belediyelerde, kamu kurum ve kuruluşlarında idari amirler, idareciler, başkanlar, yetkililer alttaki memurlara, şube şeflerine veya müdürlerine talimatlar verirler.
Bütün yasal sorumluluk aslında bu talimatı uygulayan yöneticide, müdürde, yardımcıdadır. Burada da yasal olarak bir engel yok. Yani Düzce Belediyesi binası yıkılacak. Mahkeme kararıyla yıkılacak. Yani burada bir sıkıntı yok.
BİNANIN YIKILMASINDAN DÜZCE HALKI, BELEDİYE KAZANIYOR SİZE NE OLUYOR?
Peki bu bina yıkıldı. Bu bina yıkıldığı zaman ticari alan olacak burada. Dükkanlar olacak, insanlar alışveriş yapacak. Bir ticari alan teşekkülü olacak. Peki işin sonuna bakmak lazım. Hani derler ya bizde Hatice’ye değil neticeye bakmak lazım. Neticeye baktığımız zaman Düzce Belediyesi, bu milletin fakir, fukara, garip guraba, zengin neyse bunların imkanlarıyla dönen bir belediye. Yani buradaki yaşayan nüfusa İller Bankası’nın para göndererek harcandığı bir yer.
Peki bu beytül mal diyelim, yani hazinenin hakkı olan, insanların hakkı olan, bu paralardan gelen, teşekkül olan bir kurumda bu işte zarar mı var, kar mı var, ona bakmak lazım. Belediyenin burada ekonomik olarak bir zararı var mı? Yok. Peki ekonomik olarak faydası var mı? Var. İşte buraya bakmak lazım. İçtimai olarak baktığınız zaman şehir merkezinde o trafiğin, bir belediyeyle işi olan insanların diyaloglarının biraz daha dışa çıkması noktasında bir faydası var mı? Var. Her taraf ticari alan orada belediye içeride sıkışmış kalmış.
Örneğin şehir merkezinde ismi önemli değil bir okul yeri düşünün. Okul yeniden yapıldı. Alan zaten dar. Çocukların oynama alanı zaten dar. Burayı amacına uygun bir ticari teşekkül olarak verilip de daha geniş bir yerde, daha nezih bir yerde bu okul olamaz mıydı? Olabilirdi.
Düzce’de yaşayanların bu oluşumlarda en etkin olduğu veya söz sahibi olduğu yer belediye.
BOŞ DEĞİL ARKASI DOLU KONUŞUN!
Düzce’de yaşayanlar Düzce’deki kararı verebilmeli. Bugün verilen karar, Düzce Belediyesi’ne ekonomik olarak katkı sağlıyor. Biz neyi tartışıyoruz ya? Bu katkı sağlıyor. Belediye binası yıkıldığı zaman oraya yeni bir ticarethane, ticari bir teşekkül oluşturulduğunda bina başka bir alana gittiğinde belediye bina kadar imkan sağlıyor. Biz buna “yıkılmasın” diyoruz. Yıkılmasın diyenler arkasına bir şey koyacak. Soyut kavramlarla bu siyaset olmaz. Soyut kavramlarla kamuoyu oluşturulmaz. Boş boş konuşuluyor. Bence öyle. Mahkeme kararını vermiş. Demiş ki, “Yürütmenin durdurulmasının reddine.” Demiş. Ondan sonra süreç var mı? Yok. Süreç yakında yıkılır. Yıkılır, Düzce kazanır inşallah.
ALBAYRAK AYRILMAZ AMA ABANOZ’UN EGOSU AYIRIR
Geçen hafta sonu Cumhuriyet Halk Partisinin kongresinde CHP milletvekili orada bir ihtilaf doğduğunda “Bir dakika susun, ben sizin abinizim, ben ne dersem o olur.” gibi biraz da espriyle beraber bir rejon kesmişti.
Doğru mu? Doğru. Şimdi CHP kongresi, muhalefetin kalitesi anlamında çok önemli.
Şimdi bir iddia var. İddia da şu: İddia demiyorum yani beyan bu. İl başkanlığı adayı olan Semih Cemşit’in beyanı bu.
Özcan Dağıstanlı seçimi kazanırsa, il başkanı olursa Tuğrul Abanoz’u Akçakoca’da sorunlu olan bir süreç var, görevden alacak.
Alır mı bilmiyoruz ama işin eninde sonunda bunların gittiği noktada CHP’den seçilen belediye başkanı CHP’den istifa eder, AK Parti’ye geçer mi?
Bunun tantanası veya söylemi bile Akçakoca’daki AK Partili ilçe başkanından, eski belediye başkanına kadar herkesi panikletti. Panik havasına girdiler, ‘buraya gelir mi? Bu başkan AK Parti’den başkan olarak devam eder mi üç yıl boyunca’ diye. Ben buradan şunu özellikle Fikret Albayrak’a kamuoyu önünde söylüyorum.
Belediye meclisinde AK Parti çoğunlukta, isim olarak, sayı olarak belediyeyi beraber yönetecek formüller bakmak lazım. İllaki AK Parti’ye geçmek veya başka bir yere geçmek değil. Yani belediyeyi çoğunluk olan meclisle birlikte nasıl yönetebilir, nasıl memlekete fayda sağlanabilir diye bakmak lazım. Fikret Albayrak AK Parti’ye gider mi gitmez mi? O Tuğrul Abanoz orada varken bu kin, bu nefret, bu hırs, bu enaniyet varken orada sular durulacağı gibi görülmüyor.
BAŞKAN KİM OLURSA OLSUN TUĞRUL ABANOZ’UN YOLU ÇIKMAZ SOKAK
Yani Semih Cemşit, Özcan Dağıstanlı üzerinden Tuğrul’a yapmış olduğu baskıyla beraber kendisine oy devşirmeye çalışıyorsa bile bir gün Tuğrul Abanoz’un Fikret Albayrak’a karşı tavrından dolayı yani muhalefet partisine gerek yok. Cumhuriyet Halk Partisi ilçe başkanı, Cumhuriyet Halk Partisi belediyesine o kadar bir baskı ve o kadar bir muhalefet içinde ki dikkat edin, Fikret Albayrak’ın aleyhine yazı yazan, sosyal medyadan yazanlar, çizenler, haber yapanlar Tuğrul Abanoz’a bir tane olumsuz haber yazmıyorlar. İş bu kadar net. Yani kolektif bir şekilde başkana baskı var.
Başkanın CHP’den kendi iradesiyle istifa edeceğine inanmıyorum, tanıyorum çünkü.
Ama Tuğrul Abanoz’un devamlılığı ve bu şekilde devam etmesi durumunda Tuğrul Abanoz’un haliyle istifa sürecine getirebilir. Eğer Semih Cemşit kazanırsa, Semih Cemşit dahi Abanoz’u kendi eliyle görevden almak durumunda kalabilir. Siyaset böyle bir şey işte.
Ama kongreyi kim kazanır? Özcan Dağıstanlı mı kazanır, Semih Cemşit mi kazanır? Semih Cemşit Doğru Yol Partisinde delegasyonundan bugüne kadar siyasetin bütün yumuşak noktalarını çok iyi bilen birisi. Geldiği süreçte Akçakoca’yı getirdiği hal belli. İlçe başkanıyla belediye başkanı arasında bugün gelinen sürecin mimarı Semih Cemşit.
Özcan Dağıstanlı, oturduğu yerden partide, grupta, “Cumhuriyetin kuruluş yıldönümü, laikliğin kabulü, hilafetin kaldırılması, Atatürk’ün doğumu, harf inkılabının kabulünün yıldönümünü kutluyoruz.”
Böyle açıklamaları yapan ama sahada siyaseti olmayan ama neyse o olan bir model.
TALİH ÖZCAN KİMİ DESTEKLERSE SEÇİMİ O KAZANACAK
Şimdi bunu kim kazanacak? Talih Özcan kimi desteklerse o kazanacak. Bu kadar basit. Fazla uğraşmaya gerek yok. Talih Özcan sokaktan, sahadan, tepeye kadar Cumhuriyet Halk Partisi ve halk nezdinde kime giderseniz gidin, kime dokunursanız dokunun, Talih Özcan’ın cenazesiyle, bayramıyla, düğünüyle, seyranıyla, her haliyle insanların içinde, sokakta dokunabiliyorsunuz, konuşabiliyorsunuz, muhatap olabiliyorsunuz.
Eğilip bükülmeden, milletvekilinin karşısında eğilip bükülmeden bir abi gibi, bir kardeş gibi. İşte bu gelen fırtına, Talih Özcan kime destek verirse seçimi o kazanacak. Bu kadar basit.Uğraşsınlar dursunlar, öyle görünüyor. Tablo da öyle. Çünkü bunu tabandaki vatandaşla, tabandaki CHP’li üyeler veya delegasyon zaten bunun böyle olduğunu biliyor, söylüyor. Ben de onu söylemiş olayım.
Hoşça kalın, dostça kalın Allah’a emanet olun.




