Gazze'de bir barış oldu. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Katar, Amerika Birleşik Devletleri, bütün dünyadaki dengeler, İslam ülkeleri, insani kuruluşlar, Hristiyanı Müslümanı buradaki barışa katkı sağladı. Kim bu barışa Allah rızası için gerçekten eşref-i mahlukat diyor insana, yaratılanın en şereflisi diye bakanlardan razı olsun. İnşallah bu yeni kurulan bir oyunun zaman aşımına, zamana bırakılmış bir versiyonu olmaz diye düşünelim, inanalım ama su uyur, düşman uyumazı hiçbir zaman unutmayalım ve devletimizin, milletimizin ve bu coğrafyadaki kader sahiplerinin, kader ortaklarının en güzel yapması gereken şey bilinmesi gerekir ki düşman her zaman düşman. Düşmandan, dosttan Gazze'den gelelim Düzce'ye.
MUHTARA SORUŞTURMA İZNİ VERDİ YARGILAMA BAŞLADI
Sakalımız yok, keramet de gösteremiyoruz, bazen bizi dinlemiyorlar. Çoğu zaman dinlemiyorlar da.
Şimdi Arapçiftliği’nde bir operasyon oldu. Arapçiftliği’nde olan operasyonu biz haber yaptık. Ben Yorumlu-Yorum da yaptım, Haber merkezimizde haber olarak yaptı. Buranın iki tane tarafı var. Önce köy sonra mahalle muhtarı Muammer Ceylan. Diğer tarafı da BELTAŞ’ın genel müdürü Zübeyir Efendi.
Şimdi bunlar yarışa yarışa savcılığa giderek suç duyurusunda bulundular. Orada çok masum, çok insani, çok vicdani, çok ahlaki, çok dürüst bir iş yapılmış da biz bütün bunlara aykırı olarak insani, İslami, vicdani etik olmayan şeyleri söylemişiz gibi bizi şikayet ettiler.
Düzce Valiliği inceledi konuyu, Arapçiftliği Muhtarı Muhammer Ceylan şu anda Cumhuriyet Savcılığında görevi kötüye kullanma gibi birkaç tane sebepten dolayı yargılanmaya başladı.
Şimdi Savaş Arı’yı bizim haber merkezimizden vermiş. Ege asfaltın maden sahasının kapatıldığı iddiası başlığı altında yazılan haberde şöyle var böyle var yakın zamana kadar aldığı araba ve işyeri acaba dedirtti başlığı altında yapılan haberden dolayı Muhammer Ceylan bizi savcılığa vermiş. E sen camide namaz kılıyordun da biz meyhaneden çıkıyor diye mi yazdık seni muhtar?
BOŞALTTI DOLDURDU, MUAMMER CEYLAN YARGILANIRKEN ÜZEYİR YİĞİT VE DİĞERLERİ NE OLACAK?
İşin sonunda devletin aklı ve vicdanı doğruyu görünce ve BELTAŞ'da bu işlemler için bir 2,5 milyon lira mı 3 milyon lira mı artık bir ceza ödedi. Yani zarar hazinenin kar muhabbetin tabii böyle bir durum var burada. Şimdi yargılanıyor Muammer Ceylan neydi iddiaların içinde? Biz aramızda bir protokol yaptık. Bir protokol söz konusu. Şimdi Muhammer Ceylan burayı tek başına yapmadı. Arabası yok, kepçesi yok, makinesi yok, tesisi yok. Kimle yaptı burayı? Kimle oydu? Kimle doldurdu? Burayı oyarken, çakılları alırken birilerine verdi. Bu da bu çakılların alındığı yer de doldu birileriyle. Doldu bunlar. Muammer Ceylan'da makine yok, takım taklavat yok. Kimden yaptı bunu? Bir kısmını BELTAŞ'tan, bir kısmını diğer taraftan. Kimler yargılanacak mı? Muammer Ceylan'la beraber diğerleri yargılanacak mı, yargılanmayacak mı? Yani bu soruyu sormamıza gerek yok. Mutlaka devletin burada soruşturma izni verilmişse, yargılama başlamışsa bugün yarın herhalde görevden de alınır bu soruşturma bitinceye kadar öyle bir tasarruf da gösterilebilir. Ama arkasındaki güç veya işbirliği yaptığı nokta buna ne kadar sahip çıkar çıkmaz bilmiyorum. Ancak biz yaptığımız haberde Düzce'nin menfaatini kolladık. Muammer Ceylan ve BELTAŞ’taki Üzeyir Yiğit veya Zübeyir neyse tam bilmiyorum ismini ve diğerleri kendi menfaatlerine çalıştılar. İşin doğrusu bu yani. Çünkü kaybeden şirket, kaybeden kurum kazanan kim bu işlerde? Niye kaybediyor? O kadar çakıl alındı, o kadar para kazanıldı. Bu işlerin nizami boyutu yok muydu? Vardı. Niye yapılmadı? Ben soruyu şöyle soruyorum. Arapçiftliği’nde boşaltırken veren boşaltırken suç, doldururken de suç. Niye? Çünkü Arapçiftliğini muhtarın boşaltma, doldurma imkanı yok, birileriyle yaptı. Bunlar yargılanacak mı? Merak ettiğimiz konu en çok bu. Bunlar nerede? Muhammer Ceylan bunu tek başına mı yaptı? İşin sonunda zarar eden kim? Kurumlar. Kar eden kim? Kişiler. Geldiğimiz noktaya bak. Ondan sonra biz günah keçisiyiz. Yükleyin, yükleyin Yahudi hesabıyla beraber kesin, yiyin bizi. Şimdi biz bunun takipçisi olacağız. Bu davanın da takipçisi olacağız. Arapçiftliği’nin takipçisi olacağız. Sonuna kadar takip edeceğiz. Ne oldu, ne gitti? Ha buradan olur, oradan olur, hiç fark etmez. Ama bu işin biz takipçisiyiz. Bu safhaya getiren idareci, irade koyan, yargılayan yargılama noktasında tespit noktasında kim irade koyduysa ve buradaki haksızlığa kim dur dediyse ve bu haksızlığın hesabını, buradaki usulsüzlüğün hesabını kim soruyorsa Allah ondan razı olsun. O oturduğu makamı, etkilediği yeri, kapsadığı alanı temsil ediyordur.
HASAN BAŞKAN SİYASETİN OKULU YOK YAŞAYARAK ÖĞRENECEKSİN
Cumhuriyet Halk Partisi il başkanı bir açıklama yaptı sabah saatlerinde. Dedi ki, "Belediye binasını yıkmak ihanettir." Bugün Yeniden Refahlılar da gitmişler orada ‘bu bina yıkılmasın, edilmesin’ diyor. Yani herkes siyasetini yapıyor. Biz de bunu ve bu Cumhuriyet Halk Partisi il başkanının açıklamasına müstehar isimli bir isim Saadettin Kantar cevap verdi. Hemen bir cevap verdi. Saat 2'de de 400 yataklı Düzce Düzce devlet hastanesi araştırma olacak şekilde bir projelendirme noktasında bir bilgi vardı. Sayın Faruk Özlü Düzce'ye bunu hediye etti. Hayırlı olsun. Bunun açıklaması vardı. Orada açıklamadan sonra soru cevap bölümünde ben Sayın Faruk Özlü'ye sordum. Sayın bakanım dedim Saadettin Kantar CHP il başkanının yapmış olduğu açıklamaya cevap verdi. Bunun muhatabı AK Parti il başkanı. Yani AK Parti il başkanı dururken Saadettin Kantara mı kaldı? Sosyal medyada kim olduğunu bilmediğimiz. Kim dedim bu Saadettin Kantar? Kendisi Saadettin Kantar'ın da efendim CHP il başkanında yaptığı açıklamayı bilmediğini söyledi. Yaptığı açıklama böyle. Ondan sonra biz de haberi girdik saat 5 civarlarında diğer arkadaşlarımız da girdi. Saat 6'da Hasan Şengüloğlu bir açıklama yaptı. AK Parti'nin il başkanı efendim CHP il başkanı şöyle dedi, böyle dedi. Açıklama yapılalı öğle saatlerinde olmuş. Haber çıkalı saat 4'te çıkmış. Saat 6'da açıklama yapıyorsun. İl başkanı olarak belediye başkanına karşı, partine yöneltilmiş konularla ilgili açıklama yapıyorsun. Uyan da balığa gidelim. Hani Abant’a çok gidiyor balığa böyle balık işini seviyor da yani uyan da balığa giderdim Hasan Başkan yani hani özrün kabahatinden büyük derler ya senin belediye başkanına açıklama yapılıyor. Senin müdafaanı yapman gerekeni bir müstahar bir isim sosyal medyada bir hesap yapıyor ve gazeteciler soruyor. Haber çıktıktan sonra, 2 saat sonra açıklama yapıyorsun. İşte öğreneceksin bu işleri. Siyasetin ve yaşamın okulu yok. Yaşadıkça öğreniyorsun Hasan Başkan. Ondan sonra da seninle ilgili eleştiriler yapıldığı zaman enaniyet yapıyorsun. Enaniyet yapma. Hani o gün bakan beyle milletvekili fotoğraf çektirmek. fotoğrafı bırak. Düzce'nin kaderini değiştiren yani 400 yataktan 1000 yatağa çıkacak olan bir hastaneyi bugün Sayın Faruk Özlü, Sayın Sağlık İl Müdürü Yasin Yılmaz ve mutlaka burada milletvekillerinin veya diğerlerinin sizin de katkınız vardır. Ama işin gerçek mutfakta terleyen böyle soğanı keserken gözleri yaşaran özellikle Yasin Yılmaz.
O HASTANENİN BİTİMİNİ İL MÜDÜRÜ OLARAK GÖRECEK Mİ?
ÖZLÜ: KENDİ İSTERSE GÖRECEK
Şimdi Yasin'e geldi sıra. Birini gönderdiler. İsa Yazıcı işte Ercan milletvekili oldu, Hasan il başkan oldu, sıra bende deyince adamı postaladılar Urfa'ya. Yasin'i de şimdi bir salladılar. Şimdi sıra Yasin'e geldi. Ben hatta sohbet sırasında basın mensuplarının olduğu yerde Sayın Bakanım dedim Yasin Yılmaz acaba bu projede çok emeği var dediniz. Evet var dedi. Projenin dedim sonunu görebilecek mi sağlık il müdürü olarak dedim. Çünkü Yasin Yılmaz milletvekilinin aday adaylığına girdi. Bir potansiyel bir siyasetçi gibi görünüyor. Sayın Bakan da dedi ki evet görecek. Yani o istemediği sürece görecek. Bir sorun da yok. İsterse giderse buradan daha üst rütbeye gider. işte genel müdür olur, şu olur, bu olur ama bunu görecek dedi. Gösterecekler mi, göstermeyecekler mi bilmiyorum.
İSA’YI YEDİNİZ SIRA YASİN’DE Mİ?
Ancak şehrin siyasetçileri, şehrin siyasette ikbal arayan bürokratlarını yemeye kalkarsa bu şehirde bu şehirde bu memlekette ne olmaz? Gelecek olmaz. Yasin Yılmaz bugün 400 yataklı önümüzdeki dönemlerde 1000 yatağa çıkması planlanan Düzce Eğitim ve Araştırma Hastanesini görebilecek mi göremeyecek mi? Bunu zaman gösterecek. Ama ne ekersen onu biçersin. Ben şuna inanıyorum. Siyasette olmak isteyen bürokrat o siyasi yapıya hizmeti kendine bir ilke, bir ülke, bir dava gibi görür ve çok büyük hizmetler eder ve arkasına bakmaz. Ama siyasetçi de yarın bana bu rakip olur diye ayağına çelme takarsan aslında kendi bindiğin dalı kesersin. Ha bunları niye söylüyorum bunlar siyaseti bilmiyor. Bunlar hizmeti bilmiyor. Nasıl yapacağını bilmiyor. Elinde argüman var, malzeme var. Un var, şeker var, yağ var ama bunlar bir helva yapmasından bir haber. 2 saat sonra açıklama yapılıyor. Ondan sonra da sağa sola haber gönderiyor. 14 kişi varmış il başkanlarının içinde. O 14'ün içinden Hasan Şengüloğlu çıkmış görevden alınmayacak il başkanı 8 kişi alındı ya. Kimse bana bir şey yapamaz deyip böyle mağrur bir edayla yürüyor. Ya senin orada kalmana, senin orada bulunmana, siyaset yapmana, yapamadığın siyasete en çok o siyaseti yapan tabandaki partililer darlanıyor. Ama CHP'liler seviniyor. İyi Partililer seviniyor, keyifleniyor. Niye? İl başkanı siyasi olarak kazandığı hizmetleri Düzce'de pazarlayamıyor. Beceremiyor veya bir şey yapamıyor da beceremiyor veya yapıyor da beceremiyor. Ama senin orada kalmana muhalefet çok seviniyorsa sen hala Yasin'le uğraşın, İsa ile uğraşın. Düzce'deki bürokraside zaten istenilen randıman yok. Herkes bir şey yapmış gibi görünüyor, yapıyormuş gibi görünüyor, ediyormuş gibi görünüyor. Sayın valimizin bir yaptığı paylaşımı beğenmek, Sayın Bakanın yaptığı paylaşımları beğenmek, onları paylaşmak. Siz daha iyi bilirsiniz. O hep böyle bu beğenilerle, yerinde kalan bürokratlarla bu Düzce’de ne olur ya? Beğeni çok. Bakın kim kimi beğeniyor. Siz beğenin veya beğenmeyin önemli değil. Ama vatandaş beğensin. Vatandaş sizi de beğensin, valiyi de beğensin, belediye başkanı da beğensin, milletvekilini de beğensin, il başkanı da beğensin.
FLAŞ FLAŞ FLAŞ PAZARTESİ YORUMLUYORUM’DA
Pazartesi günü devam ediyoruz açıklamalarımıza. Bu FETÖ konusunu kesinlikle atlamıyoruz, unutmuyoruz. FETÖ'cülerin, FETÖ iltisaklı olanların hani şu anda öyle demiyorum ama önceden bir sabıkası olanların, cezası yargıda bekleyenlerin Düzce'deki operasyonlarını anlatmaya, söylemeye devam edeceğiz. Bu can bu bedende olduğu sürece. Ama her zaman, her an her şeyde olabilir bize. Her türlü şey de olabilir, sıkıntı da olabilir. Zarar da verebilirler. Ama pazartesi günü ilk işim sayın vali makamından koruma isteyeceğim. Bakalım ne olacak. Koruma verilir mi verilmez mi? Kimlere veriliyor, kimlere verilmiyor? Yani mutlaka bir kriterlerden geçiyordur. Çünkü her an insanlara böyle anlatmaya çalışan, dertlenen, memlekete, millete bir şey yapmaya çalışan insanlara bir tertip kurulabilir. Bir zarar verilebilir. Ama veriliyorsa da Allah büyük.
Hoşça Kalın, dostça kalın Allah’a emanet olun.