AKÇAKOCA NIN TEK MARKASI HAMSİ BALIK LOKANTASI
 AKÇAKOCANIN TEK MARKASI :HAMSİ

Akçakoca yı Turizm ve Hizmet sektöründe Marka Yapan Ali Çubukçu hamsi markasını Tescil ettirerek Başkente Akçakoca nın marka bayrağını dikti.

                Tırnaklarıyla geldiği noktayı tecrübeleriyle pekiştiren hayatta” Başarmak ayakta kalmak değildir başarmak düştükten sonra yeniden ayağa kalkmaktır” söylemini tescil ettirircesine bir başarı süreci yaşadı Hamsi Ali. Bizde bu süreci sizler için değerlendirip siz sayın okuyucularımızla paylaşmak istedik.

Akçakoca Postası: Hamsinin hikâyesi nereden başladı?

Ali Çubukçu: Ben zaten çok eskiden beri bu hizmet sektörün içerisindeyim. Dedem fırıncılık yapıyordu. Akabinde Kantin diye lokanta vardı. Bu mesleğin içerisindeydim yani. Akabinde bir dönem cep telefonculuğu bayiliği yaptım.  Akçakoca’da genel manada böyle bir boşluğun olduğunu yani böyle bir ilk mi diyelim bir boşluk olduğunu anladım.2000 yıllarda böyle bir boşluğu anladım. İçkisiz olarak. Benim fikrimi benden başkası alan almadı. Bir gün limanda gezinirken aklıma geldi. Millete aklı verirken kendimiz yapalım. Baktım limanda kahvehane var. 4 tane masası olan. İşletme sahibiyle konuştuk, anlaştık ve devraldık. Ondan sonra eş dost desteği ile araç-gereçlerin aldık. Bazılarını evden temin ettik ve başladık işe hanım salata yapıyordu, ben balık pişiriyordum. Başlangıcımız bu.

Bu fikri söylediğimizde kimse inanmıyordu bize. Aydınlatma yok ışık yok. Toprak yol vardı. Üst katta temizlik yaptık. Bir traktör dolusu içki şişesi attık. Bundan sonra yaşamamız bu hayat felsefemiz bu dedik. Bir arkadaşımızı da garson için aldık. 3 kişi ile devam ettik. Üst katı tamir ederek kalacak konut haline getirdik. Üst katta konaklıyor alt katta çalışıyorduk.

MARKA OLMA YOLUNDA TAVİZ VERMEYECEĞİM

O gün kafaya koyduğum bir şey vardı. Marka olma ile ilgili ne yapılması gerekiyorsa eksiksiz yerine getirmeye çalıştım. Geç olabilir ama marka yolunda taviz vermeyeceğimi ilke haline getirdim. Sebze, meyve ve 3 kilo balık alıyordum. 1 kilosunu müşteriye veriyorduk.1 kilosunu biz yiyorduk.1 kilosunu da döküyorduk. Balıkları veresiye alıyorduk. Balıkçı beni görünce korkuyordu. Yine veresiye alıyor diye. Yani biz her şeyi sineye çekerekten mücadele verdik. İlginç olan şu. İlk kabülu dışarıdan insanlardan gördük. Kendi yerel insanımız buradan bir şey olmaz diye destek vermek gibi bir şeyleri yoktu. İstisnayı eş dost ve Kaymakam Ali Uslanmaz Destek verdi. Onlardan başkası bu işin olacağına inanmıyordu. Benim mobil den tanıdıklarım gelmeye başladığı zaman bizim yerel insanımız burada ne oluyor demeye başladı. İşletme ne kadar mütezayit olsada dışarıda ki arabalar öyle olmadığı zaman insanların dikkatini çekmeye başladı. Ne oluyor, demeye başladığı zaman dilden dile dolaşmasıyla talep görmeye başladı. O gün başladığımda fındık yağı ile başladım. Salata da sızma zeytinyağı kullanmaya başladım. O gün kullandığım değerler, ürünler neyse bugün de aynı. Eksiksiz olarak devam etmekte.

Zamanla Kınık köyünde bir arkadaş ile anlaştık. Ürününü satacağıma tahattüt ettim. Ve organik sera yaptırdık. 10 seneden beri bu arkadaşımız dan organik ürünümüzü alıyoruz. Yeşilliğimizi birinci derece ondan temin ediyoruz. Balık tedarikçileri zaten Akçakoca’da var zaten. Şu balıkçı bayat balık satıyor demek mümkün değil. Bölgemizin en düzgün satılan yer Akçakoca’dır.

Akçakoca halkı balık konusunda her şeyi biliyor. Bilinçli halkımız. Dolasıyla otokontrol sistemi oluyor zaten. Balıkçıların uyduruk mal satma şansı yok. İyi balık aldığın zaman iyi işçilik yaparsan sonucu da iyi oluyor. En önemlisi ise bu işe gönül veren ben ve eşim oldu. Cemal abi de var o da bize yardımcı oldu. Servis konusunda. Oda insanı seven bir insandır. İnsan olarak insanı değerlendirir. Bu şekilde hizmetler verilmekten buralara gelindi.

Akçakoca Postası: Hamsiyi hamsi yapan süreç nasıl gelişti?

Ali Çubukçu: 1- İnandığınız kişi doğru olması gerekiyor.2- Sürekliliği olması gerekiyor. Ürün kaliteli olacak. Hizmet kaliteni şartlarınıza göre en iyisini yapmaya çalışmak. En üst kaliteyi sunmak. Bunu da insanlar anlıyor zaten. Çok basit örnek vereyim marka sadece ürün kalitesi ile olmuyor. Çevrenize bakın dokuyu bile gözden geçirmeniz gerekiyor. Burada ki baskı betonu 2005 yılında yaptırdım. O zaman kadar bunu bilen yoktu. Ben buraya 1.5 sene düşündüm ne yapayım diye. Neden. Burada ki tabiata en uygun ne olur diye. Bunu şirin hale getirmek için.  Bir müşterinin 5 yıl önce yediği balığın lezzeti neyse 5 yıl sonra da aynı olmak zorunda. Bunun için yapılması gereken şartlar neyse onları yerine getirmek zorundasın. Gerek çalışanı yani 6 ayda bir insan değişmeyecek. Bizim yaptığımızı bizden sonra kine vermek istiyoruz. Ufak tefek aksaklıklar oluyor. Bu geçiş süreci ile alakalıdır. Genel manada bu anlamda başarılıyız. Ankara’ da da bir yer yaptık aynı kalitede aynı hizmette. Bu elden el vermek ile oluyor. Tanıtım konusunda da çok çırpınmak yok. En iyi tanıtım şekli müşterinin kendisi . Zaman zaman reklamlarımızda oluyor tabii. Basın yolunu kullanaraktan bir simge çalışması yaptık. Bir loğa bir tesciliniz olması lazım. Bunları yapmak için bir ajans bulduk. Onunla çalışmaya başladık. Onun bilgileri konusunda hareket ettik. İşi bilenlerle çalışmaya başladık. Onların katkısı ile buralara gelindi. Yenilikleri takip ettik devamlı. Örnek bu masa örtüsü Türkiye’de ilk 3 kullanan yerlerden bir tanesidir. Tek kullanımlık dış fırçası. Lavaboda ki köpüklü el sabunu. Bu insanlara değer verdiğinizi gösterir. Her şeyi düşünüyoruz. Tabak ayrı makinada, bardak ayrı makinada. Bu kadar küçük işletmede marka olmada gerekli şartlardır. Kullandığın malzeme insan sağlığına zarar vermeyecek. Daha ekonomik daha ucuz hiçbir işimiz ürünümüz olmadı. Bunu yerli insanımız anlayamayabilir ama dışarıdan gelen müşteriler hemen anlıyor. Onlar fark ettiği için ilk onlardan kabul gördük. Dışarıdan gelen müşteri böyle bir yerde böyle bir hizmet görünce diğerlerinden kıyaslıyor. Para odaklı değil insan odaklı çalışılıyor. İşin aslı bu.

HEDEFİM ANKARA DA İŞLETME AÇMAK

Kendime hedef koymuştum. Ankara’da bir yer açacağım diye. Allah da nasip etti Ankara’da bir yer açtık. O da kabul gördü. Kabul gördükleri için bize daha motivasyon oldu.

Akçakoca Postası: Sizden sonra Akçakoca’da bu tür yerler açıldı. Nasıl görüyorsunuz Esnaf olarak?

Ali Çubukcu: Ben bu işletmeyi açınca bu tür yerlerin açılacağını söylüyordum. Bana tebessüm ile bakıyordu. Bu haklılığım ortaya çıktı zaten. Ben açılmasını zaten çok istiyordum.                Çünkü tek başınıza olduğunuz takdirde sizin mukayese edilecek tarafınız olmaz.  Birileri yaparsa insanlar farkı fark eder. Sezar’ın hakkı Sezar’ın olur. Herkes devamlı aynı yere gidecek diye bir kural yok. Benim bir şeyimi beğenmez, ne bileyim. Mevkii beğenmez. İnsanı mekanı beğenmez. İlla ki buraya gelmeye gerek yok. Çeşitlilik olacak. Önemli olan Akçakoca’ya insanı getirmek. Mesela bir tek ben olsaydım. Benim kapasitem  belli 60 kişilik. Müşteri geldi. Diğer sefer ne düşünür. Orası çok kalabalık yer bulamıyorsun der. Ya Ereğli’ye gidecek ya Alaplı’ya gidecek. Daha evinden çıkmadan Akçakoca’ya gelmekten vazgeçecek. Ama burada 10 tane yer olursa devamlı buraya gelir. Bizim derdimiz bu. En büyük avantajımız bu. 2 büyük metropolün ortasındayız. Bu insanları hareket ettirecek sistemde bulmalıyız. Bizde kötü olan kopyacılık olması. Çeşit olması güzel ancak kendi kimliği ile bu işi yapması gerekir. Taklit edilmemesi gerekir.

Akçakoca Postası: Esnaf olarak böyle görüyorsunuz. Peki Akçakocalı olarak nasıl görüyorsunuz?

Ali Çubukçu: Gayet iyi görüyorum. Her şeyin başlangıcında ufak tefek sapmalar olur. 2001 başladı. Benden sonra Mustafa abim de yaptı. Geldikleri yer belli. Böyle bir değişim var yani.

Akçakoca Postası: Kaç kişi çalışıyor?

Ali Çubukçu: Şu anda 17 kişi var. Ama 22 kişiye çıkacak. Özellikle Cumartesi Pazar elemanları çoğaltıyoruz. 12 Kişi devamlı çalışıyor. Ankara ‘da 26 kişi çalışıyor.

Akçakoca Postası: Marka olacağınıza inanıyor muydunuz?

Ali Çubukçu: Bu iş yeri açtığımızda 3 ay içerisinde karar verdim. İnandım, azmettim ve başardım.

Akçakoca Postası: Marka tescil belgesi almışsınız. Balık haricinde başka bir tesciliniz var mı?

Ali Çubukçu: Hamsi tek başına tescil görmüyor. Özel isim olduğu için. Balık ve türevlerinde görmüyor. Önüne ve arkasına bin takı geldiğinde kabul görüyor. Akçakoca Hamsi ve Akçakocalı Hamsi diye var. Biz Hamsi Akçakoca diye müracaat ettik. Sonra Akçakoca’yı ön plana çıkartalım dedik ve Akçakoca Hamsi diye tescil ettirmeye çalıştık. Başvurumuzu Akçakoca Hamsi diye yaptık.

Akçakoca Postası: Ticarette ki başarı sırrınız nedir?

Ali Çubukçu: Ben hiç yılmadım. Çevremde sen bunu hak ettin diyorlar. Hangi işte olursa olsun çalışmaktır. Ben yaptım olmadı kelimesi olmamalı. Çalışarak yapacaksın. Her şeyi yaptım yine olmadı diyorsan o zaman o kişide ruh eksiktir.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
aliço 11 yıl önce

cok dogru ankarada akçakoca hamsi markası tescilli diye geldi iki sene sonra tabela fos çıktı lütfen tescil tarihine iyi bakın

Avatar
şaban kutlu 10 yıl önce

selamin aleyküm nasılsın işler nasıl nerelerdesin yaa cokdan aramadın ne oldu.beni biraz üzdün ama genede hatanı düzelte bilirsin beni ara birgün bende senin balıklarından tatmak isterim.saygılarımla......

Avatar
Ali Çubukçu 10 yıl önce

o tescil tarihini 2004 olduğunu bilmenizi isterim

Avatar
aliço 10 yıl önce

duydum yurt dışına açılıyormuşsunuz yurt dışı şubelerle

Avatar
FATİH AKIN 10 yıl önce

sevgi̇li̇ ali̇ci̇m çokbadelerçok sintilar atlatarak ve pes etmeden ayakda kalan çok az ki̇şi̇lerden bi̇ri̇si̇n seni̇ kutlarim devamini di̇leri̇m