Bu sıcak günlerde cehennemi andıran sıcakta ülkemiz cehennem gibi yanarken, orman yangınlarıyla, bitkileriyle, hayatıyla Allah bize serinliği nasip etsin. Allah inşallah bize merhametiyle muamele eylesin.

Şimdi eskiden büyükler "yağmur yağıyor" demezdi, "rahmet yağıyor" derdi. Bu sıcaklar, stres, işte hayat şartları derken, kış, bahar, yaz ve sonbahar. Yani artık bitiyor hayat. Dört mevsim insanın yaşamı gibi aslında. İnsan doğuyor, büyüyor, gelişiyor, yaşlanıyor ve ölüyor. Doğa da öyle. Baharıyla, yaz mevsimiyle, güz mevsimiyle, kış mevsimiyle derken toprak ölüyor ve bir daha canlanıyor.

Ben bunu niye söylüyorum? Biz inanan bir milletiz. Asaletli bir milletiz. Geleneğiyle, göreneğiyle, tarihiyle asaletli bir milletiz. Dünyada Türk’ü çıkardığın zaman coğrafyada dünyanın dengesi bozuluyor. Türk’ü çıkardığın zaman coğrafyada, tarihte boşluk kalıyor.

İNSAN KENDİNE NİMET OLARAK VERİLEN DÜNYAYI MAHVEDİYOR

Ancak millet öyle bir hale gelmiş ki; ilim, bilim, teknoloji, ozon tabakası, sıcaklık, iklim değişikliği… Bunların hepsi ilmin, bilmin; dünyada insanın kendine nimet olarak verilen dünyayı ne hale getirdiğinin bir işareti. Nankörlüğün bir sonucu bu. Ama nankörsünüz diye Allah bize zulmetmiyor.

Dua etmek lazım. Ben geçen hafta söyledim. Vatandaştan, insanlardan, duyarlı insanlardan çok güzel dönüşler aldım. Şimdi bu milleti cennetle cehennem arasında, vicdanla cüzdan arasında, dünya ile ahiret arasında dolaştıran cemaatlere, din adamlarına, müftüsüne, hocasına, imamına sesleniyorum: Şu vakit namazlarının arkasından toplu olarak “Ey Allah’ım bize rahmet yağdır” diye ne zaman dua etmeye geçeceğiz biz?

CAMİLERDEN YAĞMUR DUASI YAPILMASI İÇİN NEYİ BEKLİYORSUNUZ?

Memleket cayır cayır yanıyor. Yani ilim, bilim var, teknoloji var ama bunları elimize veren bir yaratıcı var. Yağmur duası değil, rahmet duası isteyecek bilince, hani biz burada Başçavuş’un merkebi gibi mi konuşuyoruz Ey Müftü Efendi? Ben diyorum ki Allah’a elimizi açalım. Biz başlayalım. Türkiye’de kim başlar, başlamaz bilmem. Yağmur duasına, yani rahmetini isteyelim. Allah’ın gazabı üzerimizde. Bitkilerimiz yanıyor, ormanlarımız yanıyor. Her şey cayır cayır memlekette bir şey var. Hadi çözün. Çözemiyoruz. Çözemiyorsak teknolojik olarak çözün, yağmur yağdırın o da yok. Nasıl olacak?

O zaman 18 bin âlemin Rabbinden isteyelim. Ben Düzce müftüsünün bu konuyla ilgili, Düzce’deki din adamlarının bu konuyla ilgili bir şeyler söyleyeceğini tahmin ediyordum ama kimsenin bir dediği yok. Ama vatandaş diyor: “Allah senden razı olsun. Çok güzel bir konuya değindin. Allah’ın rahmetini isteyelim.”

ALLAH BİZE MERHAMET ETSİN SERİNLİK VERSİN

Meteoroloji değil, yani “ol” dediği zaman olduran Mevla’dan isteyelim. Yanıyoruz beyler, arkadaşlar. Ey cemaat, ey Düzce, ey Türkiye toplu duayı biz buradan başlatalım.

Hasan Tahsin’in İzmir’de sıktığı kurşun İstiklal Savaşı’nı başlattı. Sütçü İmam’ın Fransız askerlerine Maraş’ta sıktığı kurşun, Maraş’ı kahraman yaptı. Bir yeri beklememek lazım.

Düzce’nin irade ve idare sahipleri, Ey Düzce’nin din adamları, millete kürsülerden dini öğreten; cennetle cehennem arasında bizi yarıştırmayı bırakın. Ey cemaatler, vicdanından imanı arasına, cüzdanı arasına sokup yani millette şu anda bir hâl olması lazım.

Millet olarak dua edelim. Onların dua ettirmesine de gerek yok. Siz deyin yatarken: “Allah’ım rahmet…” Belki içimizde bir tanesi Allah’ın sevgili bir kuludur da duası kabul olur. İnşallah rahmetiyle bizi buluşturur.

Bu sezonun son Yorumlu’Yorumu… Her son bir başlangıçtır ama biz aşağı yukarı Eylül ayının ortasına kadar, bizim de fındığımız, köyümüzde işlerimiz olacak. Tabii işimizi takip edeceğiz ama Yorumlu’Yorum bir 45 gün olmayacak. Bir rahat etsin Düzce’de. Biz boş mu konuşuyoruz, dolu mu konuşuyoruz zaman içinde bu görülür zaten. Aşağı yukarı 45 gün olmayacağız.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA DURAN VATAN HAİNİDİR

Ama son olarak da şunu söylemek istiyorum:

Terörsüz Türkiye… Terörsüz Türkiye’nin karşısında duran gerçek vatan hainidir. Bu kadar basit bu. Bunu sulandıran, bulandıran, kenarından giren, köşesinden giren, tepesinden giren, bunun arkasına milliyetçiliği koyan, bunun arkasına siyaseti koyan, bunun arkasına neyi koyarsa koysun bu coğrafyanın, bu mahallenin, bu diyarın söylemi değil. Çünkü bu diyar, Sultan Alparslan’la beraber, Allah bütün ecdadımıza rahmetiyle muamele eylesin. Bizi sıcaktan yakıyor ama inşallah onların yüzü suyu hürmetine Mevla bize yağmurlar nasip etsin, rahmetler nasip etsin.

TERÖRSÜZ TÜRKİYE’NİN MİMARLARI

Bu coğrafyanın kemiği Türk’tür, eti Kürt’tür. İşte etten kemik, yıllardan beri sızıntı halindeydi. Ben burada Sayın Devlet Bahçeli’ye Allah hayırlı uzun ömür versin. Sayın Cumhurbaşkanımıza Allah hayırlı uzun ömür versin. Sayın Altan Tan özellikle bu işlerde çok mahir ifadeler kullanıyor. Ve bu konuda tüm DEM partililierden, gönül verenlerden, bu işi durduranlardan Allah binlerce defa razı olsun. Güç versin, kuvvet versin.

Bu milliyetçilik, ulusalcılık, ekonomi, bilmem ne dalgalarıyla beraber bu kavganın bitmesini istemeyen, bu kavganın, bu kanın dökülmesini planlayan, oyun kuranların Türkiye’deki kiralık katilleri gibidir. Bu işi kim sulandırıyorsa, kim buna milliyetçilik koyuyorsa, kim hesap ediyorsa, kim hesaplaşmak istiyorsa… Yazık.

Terörsüz Türkiye’nin geleceği Allah’ın izniyle kabuklarını kıran bir Türkiye olur. Çünkü Türkler bu coğrafyaya savaşarak girdi. Ben de o nesli temsil ediyorum. Kürtler aynı şekilde bu coğrafyaya kan dökerek girdi. Bu iki milletin birlikteliği dünyayı titretti. Bu iki milletin birlikteliği Kudüs’ü İslam diyarı yaptı. Bu iki milletin birlikteliği halifeliği getirdi. Bu iki milletin birlikteliği Kurtuluş Savaşı’nın meşalesinin gürlenmesine sebep oldu.

Neymiş? Dün öyledir, bugün böyledir. Bunlar bu millete bir şey katmaz. Bu milletin ayağa kalkmasına bir katkı sağlamaz. Bunu milliyetçilikle, İslam’la, sosyalizmle, liberalizmle, ülkenin ulusalcılığıyla kim bağdaştırıyorsa köklerine inin: Bu ülkede Kürt ve Türk kanının akmasına sebep olanların, bundan 2 trilyon dolar rant elde edenlerin uşağıdır, itidir, katilidir. İşin başka bir izahı yok. Çünkü bu kavganın bitmesi lazım.

Bu kavga bittiği zaman, Türk ve Kürt gerçekten bu memlekette samimi bir şekilde kucaklaştığı zaman, İsrail Gazze’yi vuramaz. Amerika bu topraklara gelemez, herkes abdest alır. Büyük bir düşünce bu. Bu düşünce işte bu Avrupa’yı, bu Asya’yı, bu Afrika’yı titretti. Afrika’da, Avrupa’da, Asya’da hesabı olanlar bu iki kavgayı koydular. Çünkü yeryüzünde tarih tekerrürden ibaret.

İnşallah önümüzdeki günlerde nasıl yağmur duası için, rahmet duası için dua ediyorsak, terörsüz Türkiye için, milletimiz için, ümmetimiz için, vatanımız için, milletimiz için bu kavgayı veren, kalbinde hiçbir hesaba, hiçbir yabancı servise, hiçbir güçlü devlete biat etmemiş, yüreğinde Türkiye diye bir sancı olan tüm devlet adamlarımıza, tüm siyasetçilerimize, tüm Türklerimize, tüm Kürtlerimize, tüm bu coğrafyada yaşayan Alevi’sine, Sünni’sine, Boşnağına, Lazına, Gürcüsüne Allah kuvvet versin.

Bu millet bu topraklara Peygamber Efendimizin duasıyla geldi. Bu topraklardan bizi hiçbir güç çıkaramaz. Ama bu duayı bilen inisiyatif veya bu hakikati bilen inisiyatif, bizi bu topraklarda köleleştirmeye çalışıyor. Biz köle değil, efendiyiz. Efendi olduk, efendi doğduk, efendi de öleceğiz.

Ama Churchill’in bir lafını hatırlatarak konuyu bağlıyorum: “Türkiye bir ağaca benzer. Yaprakları kurursa sulayın, yaprakları gürleşirse budayın.”

Lozan’ın imzalanmasının yıldönümünde bir hakikati daha buradan söyleyelim. Herkesin bildiği tabii, ben sadece ikrar ederim. Malumun ikrarı olur.

Bu millet tek milletken, halifeyken, halifelik varken, Osmanlı birken, ümmet ruhu varken bu memlekette dünyayı titretti. Kurtuluş Savaşı dahil olmak üzere ümmet zihniyetiyle kazanıldı. Hindistan’dan gelen altınlarla milli mücadele yapıldı. Bu paralarla İş Bankası kuruldu. Ama İngiliz, hilafetin kaldırılmadan evvel Lozan’ı onaylamadı. Masada görüştü: “Hilafeti kaldırın, gelin Lozan’ı onaylayayım, sizi devlet olarak tanıyayım” diye.

İşte oyun burada başladı. Bu oyunu bozmaya çalışan bütün vatan evlatları ya zehirlendi, ya hain gösterildi. Bu memleketin devleri cüce, cüceleri dev gösterildi. Bu memleketin vatanseverleri hain, hainleri de vatansever gösterildi. Artık bu senaryonun bitmesi için özellikle Türk ile Kürt milletinin birleşmesi ve akabinde diğer toplumların da bunlara entegre olarak… Zaten bir sorun yok da, sorun iki yerde olduğu için diyorum. Ondan sonra Türkiye’yi yerinde hiçbir güç tutamayacak.

Eylül ayının ortalarında buluşmak üzere. Hoşça kalın, dostça kalın. Allah’a emanet olun.

Programın tamamı için: 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.