102. yılını kutladığımız ve 102 yıl önce kurulan, bugün bize yaşam kalitemizi sunan Cumhuriyetin kuruluş yıl dönümü. Cumhuriyetimizi kuranların, emek verenlerin gayretleriyle kuruldu ama bizlerle tam büyüyemedi.
GAZİ’NİN DEVRİMCİ YÖNÜNÜN UNUTULDUĞU 102.YIL
Niye? Gazi Mustafa Kemal'in devrimci bir kişiliği var. Cumhuriyet kurulduktan bugüne kadar, onun vefatından sonra bu devrimci ruh, hiçbir zaman hayata geçmedi. Onu tabulaştırdık, tabu haline getirdik, heykellere döktük. Ama o yenilikten, gelişmeden, akıldan yana olan yönünü birtakım statükolarla kapattık. Mustafa Kemal’in gerisinde kaldık. O, akılla, bilimle, ilimle Türkiye’nin, bu milletin entegre olmasını isterken biz bütün bu değerleri, Kemalizm adı altında, Atatürkçülük adı altında bir araya getiremedik.
102’İNCİ YILDA BİR MARKAMIZ YOK
Bir-iki tane örnek verelim. Caddelere bir bakın, bir tane Türk markası araç var mı? Telefonlarınıza bakın, beni izliyorsunuz şu an. Kaç tane Türk markası var? Ama Gazi Mustafa Kemal eğer bugünleri görseydi veya bugün ayakta olabilseydi bunları yapmayanların, yapamayanların, engelleyenlerin kafasında o telefonu kırar, o arabanın lastiğinde o kafaları ezerdi. Tüm devletimizin, milletimizin bekası için, rıza-ı ilahi için çalışanlara Allah rahmet eylesin. Çalışmayanların da amelleriyle muamele eylesin. Günahı sevabı, biz Allah’ın özel kalem müdürü değiliz.
YIĞILCA YOLUNU YIĞILCA’NIN BARONLARI ENGELLİYOR
İşin özünde şu var: bir işi destekler gibi köstekleyebilirsiniz. Mesela örnek veriyorum; son günlerde bir Yığılca yolu hikayesi bitmedi. AK Parti il başkanı, il genel meclisi başkanı, Sayın Milletvekili Ercan Öztürk beyefendi geçtiğimiz günlerde Yığılca’yı ziyaret etti. CHP Düzce milletvekili Sayın Talih Özcan ziyaret etti. Aslında işin püf noktası şu: Şimdi Yığılca’da yaşayanların 10 katı Düzce’de yaşıyor Yığılcalı olup da. Peki bu yol niye yapılmıyor? Cumhurbaşkanının talimatına rağmen niye bitmiyor? Niye yılan hikayesine dönüyor? Nedeni, Yığılca yolunun bitmesini istemeyen, Yığılca’nın idaresine, iradesine sahip olan baronlar. Çünkü ticaret gelişecek, hareket gelişecek ve Yığılca’da istedikleri inşaat malzemesinden tutun da gıda maddesine kadar her türlü ihtiyacı satamayacaklar. Küçük dünyalarına dokundurmamak adına bu yolu çok müdafaa ediyormuş gibi susup kalıyorlar.
Bir de şu var: Bakınız, Yedigöller’de geçen hafta 5 kilometre Bolu tarafında araç kuyruğu oluştu, İnsanlar giremedi oraya. Gittiler ama işte keyfini alamadılar. Peki Yığılca’dan beri Yedigöller’e yol yok mu? Var. Diyelim ki önceden imkânlar yoktu, şimdi imkânlar var. Yedigöller yolu da hikâye. Bu yolu bir açsalar, buradan işaretlerle böyle İstanbul’dan, Ankara’dan, büyükşehirlerden gelen insanlar Yığılca yolu üzerinden Yedigöller’e gideceğini, daha yaşam kalitesi ve yol konforu güzel olarak gideceğini bilse gider. Kim engel oluyor bunlara? İşte orta düzeni olanlar, hesabı olanlar engel oluyor. Aslında Yığılca’nın yolunu Yığılcalılar engelliyor. İşin Türkçesi bu.
Nasıl Gazi Mustafa Kemal’in devrimci kişiliğini bir kenara bırakıp da farklı farklı yapılarda onu tabulaştıran bir güruh var ya, ülkeyi yöneten, yönetmeye çalışan, iktidar olan, muktedir olan, her neyse…
Ama netice itibariyle ilim demiş, bilim demiş, ilerleme demiş, endüstri demiş. Ne oldu? Bir tane telefon üretemedi 100 yıldan beri Cumhuriyet. Yazıklar olsun. Aynı şekilde Yığılca yıllardan beri bakir bir toprak, güzel bir turizm bölgesi, mükemmel bir coğrafyası var ve Yedigöller’le bağlantı var. Bunu kuramamış. Gidiyorlar anlatıyorlar. Hikâye anlatmayın bu millete ya. Yığılca’nın yolunu Yığılcalı baronlar, orada hesabı olanlar yapılmasını istemiyor. Ha, istiyormuş gibi görünüyor tabii. Hani şeytan adamın kulağına ezan okurmuş, bunun gibi bir şey.
YILMAZ KEYFİNE BAKSIN KAYMAKAMLA MUHTAR MESELEYİ ÇÖZDÜ
Şimdi günlerdir konuştuğumuz bir konu var: Pırpır Köyü Cami. Vatandaşın biri “Benim burada hakkım var, hukukum var.” dedi, bir paylaşım yaptı. Biz buna göre bir şeyler söyledik. Tabii orada tepkiler oldu. Telefonu kaldıran, “Sen ne kadar etiksin, ne kadar doğrusun, ne kadar eğrisin” yargılamalar, algılamalar derken dün (28 Ekim) Pırpır Köyü’nün muhtarı Ahmet Şen beyefendi bizi ziyaret etti. Ahmet Şen, Çilimli Kaymakamı Sayın Furkan Alpay’la beraber yapılan istişare ve bu işin bir şekilde çözüme ulaşması konusunda kaymakamın gösterdiği irade ve muhtarın gösterdiği gayretle beraber bu paylaşımı yapan insan kerhen, sehven veya isteyerek, istemeyerek paylaşımını da kaldırıp bu işten, bu talepten veya bu iddiadan sosyal medya üzerinden konuşmaktan vazgeçtiğini ama bir iddiasının olduğunu, bir hakkının olduğunu, ancak bu baskılardan, tartışmalardan dolayı da bu işten geri çekildiğini ve burada muhtarın çok büyük gayretinin olduğunu gördük, duyduk, anladık.
Burada Sayın Kaymakam Furkan Bey ve köy muhtarı Ahmet Bey’i tebrik ediyoruz. Bu krizin bitmesinde, bu caminin üzerindeki töhmetin kaldırılmasında gösterdikleri fedakârlıktan dolayı.
AYRAN YOK İÇMEYE ANTALYA’YA GİDER GEZMEYE
Eee ‘Belediye başkanını niye katıyorsunuz?’ diyorlar. Burası mahalle oldu. Hani “Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur” derler ya, aynı zamanda burası Yılmaz Yıldız’ın eşinin mahallesi. E burada bir sorun varsa ben mi çözeceğim onu? Bu şehrin şehr’ül emini ise o çözecek. Bizim bu şehr’ül emin ne yapıyor? Esnafa 10 bin, 20 bin lira parayı ödeyemiyor. Fik fik alıyor muhtarları, köy muhtarlarını, özel idare muhtarlarını Antalya’ya sefaya götürüyor. Eve lazım olan camiye haram. Önce sen esnafın parasını öde. E yani başkan da bunlarla meşgul. Hani nasıl bir başkansa yani bunlarla meşgul. Tabii bunlarla meşgul olunca Antalyalarda muhtarlarla böyle fik fik sefaya gidince ne oluyor? Bu cami işi geri kalıyor. Cami işinde inşallah helalleşme oldu gibi geliyor bana. Netice itibariyle kaymakamın ve muhtarın burada çok büyük bir gayreti var. İkisini de tebrik ediyoruz. Allah namazlarınızı kabul etsin, ibadetlerinizi kabul etsin.
102 yıl önce Cumhuriyet kuruldu ama biz bu topraklara 1071’de girdik. Bin yıllık bu topraklarda bir geçmişimiz var. Bu Anadolu coğrafyasında ve tarihimizi 100 yıl önceden başlatmaktansa bin yıllık bir asaletin riyasetinde, “asalet aslına rücu etmekmiş” der ya büyükler, bu büyük nasihatiyle beraber inşallah önümüzdeki nesiller, bizden sonraki nesiller Cumhuriyeti anarken Alparslan Han atamızdan Gazi Mustafa Kemal’e kadar, Osman Gazi’ye kadar bütün büyüklerimizi anarken bir daha bizim söylediklerimizi söylemesinler. Ne söylemesinler? İlimde, bilimde, teknolojide, güçte, silahta, neyse her şeyde çok güçlü olan Allah bize önümüzdeki zamanlarda nesiller nasip etsin.
Hoşça kalın, dostça kalın. Allah’a emanet olun.