18 Temmuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Düzce'ye gelişinin, İbrahimağa köyüne gelerek Selamlar Köyü olarak isim verilmesinin 91. yıl dönümü. Bu vesileyle, bu toprakları bize yurt yapan Gazi Mustafa Kemal ve tüm ölmüşlerimizin, şehitlerimizin, gazilerimizin, atalarımızın ruhları şad olsun. Allah amelleriyle, rahmetiyle muamele eylesin.
Hani şehitlik, şehit dedik ya, “Şehitler ölmez” diye bizde bir inanış var.
Şehit demişken, bu Hasan Gündem var, belediye başkan yardımcısı. Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Bir şehit babasının, şehit babası olması münasebetiyle farklı isteklerde bulunduğunu, yasa olmayan, kanuna aykırı olan, makul olmayan, etik olmayan isteklerde bulunduğunu beyan eden bir paylaşım yaptı ama isim vermedi.
Bu sosyal medya paylaşımını sanıyorum gerek riyasete, gerek siyasete, gerek mülki idareye yeteri kadar anlatmadığı, anlatılamadığı için böyle bir sosyal paylaşım yapmak zorunda kaldı. Şehit ve gazi yakınları mutlaka bu memlekette birtakım kolaylıkları hak ediyorlar. Ama imtiyaz noktasında, etik olmayan, insani olmayan, vicdani olmayan, hukuki olmayan, ahlaki olmayan şeyler de isteyince de olmaz.
Şimdi biz burada konuşuyoruz, bazı konulardan bahsediyoruz, meseleleri irdeliyoruz. Sonucu ne oluyor diye merak eden vardır. Biraz bunları bugün değerlendirelim.
ÇAĞLAR YIKIN MURADINA ERDİ İLK MECLİSTE GÖREV ALACAK
Şimdi Selma Şeyma Kurt vardı, belediye meclis üyesi AK Parti'den. Kendisi bir izdivaç yaptı. Allah mutlu etsin, mesut etsin, hayırlı nesillere sebep olsun. İstanbul’a gitti, Sivas, Düzce’ye gelemedi, gidemedi. Israrla istifa ettirmemişlerdi. İstifa etme sürecinde arkadan Çağlar Yıkın gelecekti. Aralarda birtakım alışverişler de olduğunu biliyorum. Bunu da bilen de var zaten. İl başkanı da biliyordu ama istifa ettirmediler.
Biz de konuyu gündeme taşımıştık. Burada bir Ali Cingöz oyunu dönüyordu. Yani Çağlar Yıkın gelmesin de Simitçi Hasan var orada yedekte, Çağlar Yıkın’dan sonra o gelsin, Hasan Aslan gelsin oraya diye bir Ali Cingöz oyunu vardı. O da olmadı. İşin sonunda, hani dereler bulanmadan durulmaz diyor ya büyükler, Çağlar Yıkın şu anda resmî olarak belediye meclis üyesi oldu. Hanımefendi istifa etti. Sayın il başkanına da, sayın belediye başkanına da, Çağlar Yıkın’a da ve ona oy verenlere de hayırlı olsun.
Gündeme getirdiğimiz konulardan bir tanesi buydu. İkincisi, Orman Dikili, Akçakoca ile bahsetmiştik. Akçakoca’da çok kapsamlı bir soruşturma, sorgulama, inceleme başlatıldığını duyduk. Tabii bunun da bir sonucu olacaktır. Bunu da değerlendireceğiz, paylaşacağız.
KADINLAR PLAJI KADINLARA KALDI
Demiştik ki kadınlar plajı… Bir kadınlar plajı var. O bölgede ikamet edenlerin saat 6’dan sonra, 6’ya kadar kadınların, 6’dan sonra ise o bölgede ikamet eden, Kale bölgesinde yaşayanların gündemiydi. Bu da neticelendi. Belediye başkanı yaptığı açıklamada, “Kadınlar plajı kadınların olacak, kadınların kalacak,” dedi. Şimdi bunlar güzel şeyler.
Gündeme getirdiğimiz konu mesela Gümüşova’da bir imam yazmıştı; “9.30’dan sonra sela getirilmiyor, okunmuyor,” diye. Biz de bunu gündeme getirince hemen kaldırdılar ama akabinde bizi aradılar. Dediler ki, “Size, hakkımızı helal etmiyoruz.” Ama dedik ki biz de, “Kabul olabilir, herkesin bir talebi var. Eğer saat 9.30’dan sonra sela okunmuyorsa, biz de yanlış bir iş yapmışsak, ne var?” Biz bunun, hakkı helal etmeme noktasında vebal altına gireriz. Ama sen bunu değiştirmişsen, hak kimin? Kim kime helal etmeyecek? Ama biz herkese hakkımızı helal ediyoruz.
BİZE BU HABERLERİ KİM YAPTIRIYOR?
Şimdi ben bugün çok önemli bir konudan bahsetmek istiyorum. Bir iş yapılıyor; siyaseten, ticareten, eylem olarak, söylem olarak. Haber konusu oluyor, toplumu ilgilendiren bir mesele oluyor. Bu mesele gündeme geldiği zaman, “Bu haberi Sadullah’a, bu haberi Öncü’ye kim yaptırdı? Ali mi yaptırdı, Veli mi yaptırdı, Deli mi yaptırdı?” diye bir algı oluşuyor.
Ya bizim aklımız yok mu? Bizim fikrimiz yok mu? Bizim doğrumuz yok mu? Bu haberi yapan gazeteciye “Şu yaptırdı, bu yaptırdı,” demek bir kere gazeteciye hakaret. İkincisi, yapan, eden, söyleyen, her kimse suçsuz, gazeteci mi suçlu? Haberi yapan mı suçlu? Konuşan mı suçlu?
Şimdi bazen biz kamuoyu adına çok güzel şeyler söylediğimizi zannediyoruz. Çok şey söylediğimizi sanıyoruz. Ama gerek yasal olarak, gerek müeyyide olarak, gerek farklı sebeplerden dolayı birçok şeyi söyleyemiyoruz. Biz konuşamıyoruz.
Toplumda ne olursa olsun; hangi makam, hangi mevki, hangi yetki, hangi ticaret, hangi sebep olursa olsun, önce adalet olacak. Hani yazar ya “Adalet mülkün temelidir,” diye. Adaletli olunacak, vicdanlı olunacak. Biz vicdanımızı cüzdan yapmışız, adaletimizi enaniyet yapmışız. Yaşadığımız gibi inanıyoruz ama inandığımız gibi yaşamıyoruz. Her şeyden bir fetva çıkarıyoruz, bir sebep çıkarıyoruz, haklılık çıkarıyoruz. Ondan sonra yaptığımız işler gündeme geldiğinde, haber olduğunda, yorum yapıldığında, “Bunu buna kim yaptırdı?” deniliyor.
Biz aklımızı çuvala mı koyduk? Kiraya mı verdik? Bizim de gördüğümüz bir şeyler var. İnşallah büyüklerin güzel bir sözü var; bu da bugünün manşeti olsun: Her ne olursa olsun toplumda, gerek insani ilişkiler, gerek ticari ilişkiler, gerek ailevi ilişkiler, gerek siyasi ilişkiler… Her ne olursa olsun, önce adalet olsun.
Geç kalan adalet, adaletsizlikmiş. Yerinde, zamanında, doğru yerde, doğru zamanda, doğru bir adaletle, doğru bir vicdanla inşallah topluma hizmet etmeye devam edeceğiz. Edebildiğimiz kadar, Allah ömür verdiği sürece...
CEMAL AKSAN’A TALİMAT VEREN GENEL MÜDÜR KİM?
Pazartesi günü, Ticaret Odası başkan yardımcısı var. Kendisine bir talimat veriyor bir şirketin genel müdürü. Bu talimatı da Ticaret Odası başkanına iletiyor. Bundan bahsedeceğiz. Cemal Aksan, birinden talimat alıyor başkan vekili olarak veya bir rica ama talimat gibi ortaya koyuyor. Orada bir tantana olmuş. Ondan bahsedeceğiz.
Hoşça kalın, dostça kalın Allah’a emanet olun.